Türk Mitolojisinde Kutsal Evlilikler
Türk Mitolojisinde Kutsal Evlilikler
İlk insanların yaradılışını ve bu insanların çeşitli sıkıntı ve dertlerden korunmasını gökyüzünde yaşayan bu tanrılara bağlayan ilk kaynakların sonraki eserlerde ise Türk kavimlerinin ortaya çıkışları veya üstün yetenekli hükümdarların doğuşu kutsal evliliklere bağlanmıştır.
Sonradan Köktürk ve Uygur devletlerini kuran Kaoçi’lerin kağanının çok akıllı bir kızı varmış. Kızlarının akıllılığına ve iyiliğine hayran olan kağan bunları insan larla evlendirmeye kıyamamış. Kızlarını tanrılara lâyık gören kağan onları bir tepeye yerleştirmiş. Bir süre sonra tepeye gelen yaşlı kurdun tanrı olduğunu düşünen küçük kız onunla evlenmiş ve Kaoçi halkı bu beraberlikten doğan çocuklardan türemiş.
Köktürk efsanelerine göre ise kavmin türemesini sağlayan kurt dişidir. Eski Hunların soylarından gelen Köktürkler, Lin adım taşıyan bir millet tarafından mağlup edilerek soyca öldürülmüşlerdir. Köktürklerden yalnız ayakları kesilmiş 10 yaşında bir çocuk hayatta kaldı. Bu çocuğu bir dişi kurt bulur, ona bakar büyütür. Daha sonra bu çocuktan kurdun 10 erkek çocuğu olur. Köktürkler yeniden bu çocukların soyundan türemiştir.Bozkırlarda göçebe olarak yaşamak zorunda olan Türk kavimleri hayatta kalmak için insanın her şeyden önce fizikî güce sahip olması gerektiğini çok iyi biliyorlardı.
Gerek tabiat şartlarına dayanmak gerekse vahşi hayvan ve düşman kavimlerle dövüşmek için güçlü ve saldırgan bir hayvan olan kurdun soyundan gelmenin onları güçlü kılacağına inanıyorlardı.Bu efsanelerde dikkat çeken husus anne veya babamn kutsal ve güçlü sayılan bir soydan olması çocukların üstün olmalarını sağlamaktadır. Kadın ve erkek çocuk üzerinde eşit tesire sahiptir.
Bir Altay efsanesinde büyük bir savaştan sonra bir kavimden yalnız başına bir kız kalır. Kız kendisine sığınacak bir yer ararken yere düşen bir buz parçasını alır. Bu buzun içinden çıkan iki buğday tanesini yutar ve bunlardan hamile kalır. Vakti gelince iki oğlu olur, Mundus ve Koçkar soyları bu çocuklardan türemiştir.
Türk mitolojisinin büyük bölümünde kahramanların hatunları, umumiyetle tanrı tarafından gönderilmiş kutsal kadınlardır. Bu örneklerde erkek insanî kadın ruhanî kisveye bürünmektedir. İslâmiyet’ten önceki şekliyle tespit edilen Oğuz Kağan Destanı’ndaki Oğuz’un eşleri, Uygur efsanesinde Böğü Han’a Tanrı tarafından gönderilen kutsal kız, Köktürk efsanelerinde Kağan ile geyik şekline girmiş kızın buluşmaları da bu motifin başka bir örneğidir. Böğü Han’a yeryüzünün hakimi olabileceğini müjdeleyen de, yine tanrı tarafından gönderilen bu kızdır.
Böğü Hatun bu kızın tavsiyesi üzerine askerini toplayarak yeryüzünü zapteder.Oğuz Kağan Destanının Uygurca ve M.S.XIII. yüzyılda yazıya geçirilen nüshasında Oğuz’un evlilikleri şöyle tasvir edilmektedir:
Gene günlerden bir gün, Oğuz Kağan bir yerde Tanrı’ya yalvarmakta idi. Karanlık bastı, gökten bir gök ışık düştü, güneşten, aydan daha parlaktı. Oğuz Kağan yürüdü, bu ışığın arasında bir kız gördü. Işığın içinde başında parlak bir beni olan çok güzel bir kız yalmz başına oturuyordu. Kutup yıldızı kadar güzel olan bu kız gülünce mavi gök de gülüyor, kız ağlayınca mavi gök de ağlıyordu. Oğuz Kağan bu kızı görünce aklı başından gitti, kızı sevdi ve onunla evlendi.Vakti geldiğinde Oğuz’un bu sevgili eşi üç oğlan çocuk dünyaya getirdi. Birinci çocuğa Gün, ikinciye Ay, üçüncüye Yıldız adını verdiler.Oğuz ava çıktığı bir gün bir gölün ortasında bir ağaç, ağacın kovuğunda yalmz oturan güzel, alımlı bir kız gördü. Bu kızın gözü gökten daha mavi, saçları ırmak dalgasına benziyordu, dişleri inci gibi idi.
Oğuz Kağan bu güzel kızı görünce aklı başından gitti, yüreğine ateş düştü. Bu kızla da evlendi. Bu evlilikten de üç oğlu oldu. İlk oğluna Gök, ikinciye Dağ, üçüncüye ise Deniz adı verdiler.
Oğuz Kağan bu rivayette eşlerinin güzelliğine hayran olduğu için bu kutsal kızlarla evlenmiştir. Manas’m oğlu Semetey’in eşi de mitolojiktir. Ayçörek adını taşıyan bu kız, otuz kız, kırk erkekle güreşebilecek güçte idi. Ayçörek, Semetey’in ölümünden sonra oğlunu öldürmeye kalkan düşmanları, kuğu şekline girip babasına gitmekle tehdit eder. Yakutlarda Ayısıtlarm kuğu şekline girdiklerine inanılırdı. Kuğu, kutsal kadınlığın ve tanrıçaların sembolüdür. Efsaneye göre Manas’in gelini Ayçörek tanrının kızı idi.
Türk destan ve efsanelerinde kutsal dünya içinde kadın karakterlerin olağanüstü güçlerini insanların sağlığı ve mutluluğu için kullandıklarım gördük. Tespit edilen örneklerde insanların karşılaştıkları dert ve sıkıntıları halletmek üzere tanrıçalar arasında bir iş bölümü olduğunu görmekteyiz. Tanrıçaların görevleri en çok kadınların ve çocukların korunması üzerinde yoğunlaşmıştır. İnsan neslinin devamlılığı kadınların doğurganlığına bağlıdır. Bu sebeple de çocuk sahibi olmak bir kadın için ilk çağlardan beri önemli bir meziyet ve görev olarak kabul edilmiştir. Bu zor görevi üstlenen kadınları koruyacak ayrı tanrıçaların varlığı, kadına verilen değeri göstermektedir.