Türk Destan ve Efsanelerinde Nuh’un Kızı

Türk Destan ve Efsanelerinde Nuh’un Kızı

Nuh’un Hâm, Sâm, Yasef adlı üç oğlu ile bir de Vajile adlı kızı vardı. Nuh, tu­fandan kurtulmalarını sağlayacak gemi­yi yapan marangozlara kızım vermeyi vaad etmişti. Tufan bittikten sonra, ge­miyi yapan üç marangoz Nuh’a bu sözü­nü hatırlatmışlardı. Nuh Peygamber, Allah’ın izniyle bu sözü vermişti ancak tufandan sonra bu sözü yerine getirmek ona çok zor geliyordu.Nuh bu konuyu düşünerek üzülürken Tanrı ona Cebrail’i gönderdi. Cebrail va­sıtasıyla bir eşek, bir köpek alıp, onları kızı Vajile ile ay m odaya kapatmasını emretti. Nuh, Tanrı’nm emrini yerine getirdi ve bir müddet sonra, kızının oda­sına baktığmda, içeride birbirine benze­yen üç kızın oturduğunu gördü. Nuh, bu üç kızı üç marangozla evlendirdi ve so­nucu merakla bekledi. Aradan epeyce bir zaman geçip kızların çocukları olduk­tan sonra bir gün Nuh, marangozlara “hanımlarınız, çocuklarımz nasıl?” diye sordu. Marangozlardan biri “benimki çok huysuz ve sert” deyince Nuh Pey­gamber içinden “tamam, bu kız köpeğin neslinden olmahdır”der. İkinci maran­goz, “eşinin çok gevşek, yumuşak ve sessiz” olduğunu söyleyince Nuh, bu kı­zın eşeğin neslinden geldiğini anlar. Üçüncü marangoz ise eşinin iyiliklerini anlata anlata bitiremez ve iyiliği, güzel­liği, hizmetleriyle kendisini mahcup etti­ğini anlatır. Nuh Peygamber kendi kızı­nın bu marangozla evli olduğunu böyle­ce öğrendi.İslâmiyet ve yerleşik medeniyet dö­nemlerinde yazıya geçirilen iki eserde bulunan bu sınıflamalarda eşini mem­nun edemeyen, tembel ve beceriksiz kadınların menşei hayvan soyuna bağlan­maktadır. Bu türlü olumsuz davranışla­rın kadınlara yakışmayacağı anlatıl­maktadır. Halbuki İslâmiyet’ten ve yer­leşik medeniyete geçişten önce teşekkül eden destanlarda ve efsanelerde güçlü hayvanların neslinden gelen erkeklerin onlar gibi güçlü ve savaşçı oldukları inancı işlenmektedir. Erkek ve kadınla­rın fizikî görünüşleri tasvir edilirken çe­şitli hayvanlara benzetilerek tasvir edilmektedir. Erkekler, aslan, kaplan, kurt gibi yırtıcı hayvanlara kadınlar ise ku­ğu, atmaca, kaz gibi kuş cinslerine ve özellikle bunların yavrularına benzetilmektedirler.
Kültür ve medeniyet değiştirmenin te­siriyle ortaya çıktığına inandığımız bu farklılaşmalara rağmen yukarıda iki sınıf­lama gördüğümüz kadınlarda öncelikle eşine saygı ve itaat ayrıca, temiz, tertip­li, becerikli ve misafirperver olma gibi meziyetlerin bütün Türk destan ve efsanelerinde kadınlar için aranan nitelikler olduğu görülmektedir. Gene Dede Kor­kut hikayelerinde “Kız anadan görme­yince öğüt almaz” atasözü ile meziyetli kızları ancak analarm şekillendireceği anadan görmeyen kızın sonradan nasi­hatle yola gelmeyeceği açıkça ifade edil­mektedir.Manas Destanında Kamkey, geün geldiğinde Manas’ın kırk yiğidi: “Bu ge­lin, nasıl gelinmiş?” diye merak ederler. Hemen ellerini yüzlerini yıkarlar ve geli­ni ziyarete giderler. Kanikey, kırk yiğidi güler yüzle karşılar, onlara hediyeler ve­rir, iltifat eder ve saygı gösterir. Kırk yi­ğit, biz şimdiye kadar hiç böyle gelin görmedik diyerek sevinerek dönerler.Er Manas’m eşi Kanikey’in kırk yiği­de hizmeti takdirle ve övülerek şöyle an­latılmaktadır:
Han çocuğu Kamkey Evde koşup duruyordu.Yavru atmaca gibi dönüyordu Saç örgüsü süslü bir kucak Yavru kaz gibi gaklayarak Yavru atmaca gibi gurlayarak Koltuğunda şarap tulumu Elinde çini kâse Kırk çoraya Hızırata bol verirTürk destan ve efsanelerinde kadın karakterler iki şekilde ortaya çıkmakta­dır: I. Kutsal Dünya İçinde, II. Erkeğin Dünyası İçinde (eş, sevgili, anne, çocuk, kızkardeş).

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ
kadın sitesi kategoriler