Sosyal Durum
Araştırıcılara göre, Harezmşahlar sarayı da selâmlık ve harem olmak üzere ikiye ayrılırdı. Sultanların nikâhlı eşleri, cariyeleri, küçük yaştaki şehzadeler ve hizmetkârlar sarayda yaşarlardı. Hükümdarlar sefere çıktığı zaman umumiyetle haremim de beraberinde götürüyordu. Sultan Celâl ed-Dîn Sind nehri kıyısında Moğollara mağlup olduğu zaman, hareminin onların eline geçmemesi için nehre atılmalarını buyurmuştu. Bu emre uyularak başta annesi Ay çiçek Hatun ve eşleri olmak üzere bütün kadınlar nehre atılmıştı. Muhtemelen içlerinden biri dışında bu hatunların hepsi boğuldu. Nehirden Emir Melik’in kızı kurtulmuş, Sultan Celâl ed-Dîn de daha sonra bu kızla evlenmişti.
Diğer taraftan KarahanMardan Osman ile Han Melik’in evlenmesi münasabetiyle Türklere ait bir âdet göze çarpmaktadır. Buna göre damat, ağırlama ve ikram sebebiyle bir yıl süte ile kendi evine gönderilmiyordu.
Terken Hatun’un kendine ait ayrı bir “inşâ divanı” vardı. Bu divandan kendi düşünce ve arzusuna göre fermanlar çıkarılmakta idi. Ayrıca onun, sultan gibi bir tevkü vardı. Yani ele geçirilen bölgelere gönderilen görevlilerin mühim bir kısmı Terken Hatun tarafından tayin edilir, icabında da değiştirilirdi. Terken Hatun’un ayrı sarayı ve iktaları vardı. Gelen elçiler ile dahi yerine göre o görüşmüş ve anlaşmalar yapmıştı. Sultan Celâl ed-Dîn Harezmşah da son Selçuklu sultam Tuğrul’un kızı ve Atabey Özbek’in karısı Melike Hatun ile evlendikten sonra onun Hoy’daki iktama Selmas ve Urmiye’yi ile ilâve etmişti.