Şiirlerde Kadın

Türk kadınının haysiyeti tarihin bü­tün devirlerinde daima üstün tutulmuş, onun güzelliği yamnda zekâsı, ahlâkı, sabrı, sadakati, ve iffeti de, aynı derece­de önemli sayılmıştır.
Böylece kadın ahlâk, şeref ve güzelliği ile şiirlere geçmiş, destanlara sık sık ay­nı özellikleriyle konu olmuştur.

Altay Türkleri, kadının sembolü olan bir dağa Kadındağı ismim vermişlerdir. Görünüşüyle sessiz ve daima başı du­manlı bulutlarla kaplı bu dağ, rüzgârın estiği yöne göre bazı yankılanmalar yapar, ağlar gibi ses çıkarırmış.

Bu özelliği ile, kadın yaşayışının ve yaratılışının hususiyetlerini hatırlatma­sı, eski destanlara hayli zengin bir mal­zeme olmuştur. Bu dağ kadınlığın iffet ve sevgisinin, sabrımın bir sembolü sa­yılmıştır (36).

XI. yüzyılda Harezm’de yaşamış olan Zemahşerî Türk kadımn güzelliği için pek çok şiir söylenmiştir:
“Tanrı benim yardımcım olsun ben ahu Türklerin ellerinden neler çekmekte­yim. Bütün felâketlerimin sebepleri on­lardır. Bana her fenalık onlardan gelmiş­tir. Onların yüzünden ben kendimi şaşır­dım, aklımı kaçırdım. Öyle ki yer ile gökü ayırt edemiyorum. Onların yüzleri nazik ve ince ise de huyları öyle değildir. Onlardan benim ve faummam boştur. Onlardan her ne zaman vefa ümidine kapüıyorsam bu ümidim boşa çıkıyor. Onların bana vermiş oldukları ahde vefa etmeleri mümkün müdür?!..Siz Türk di­linde vefayı ifa eden bir kelime duydu­nuz mu?!.. Ben o susuz kalmış insana benziyorum ki kovasım kuyuya salmış ise de kuyuda bir içim su yoktur. Bu dün­yada birçok felâketler varsa da bunla­rın en büyüğü ve en müşkülü aşk ve sevdadır. Öyle hasta gözlü, öyle kipik ba­kışlı güzeller vardır ki onların bir bakışına rastgelirsen o hasta göz sana şifalar verir. Şarap ta böyle değil midir? Kendi mimarini kendisi defetmez mi? Kendisi­nin ilâcı kendisi değil midir? O hastalık­ların en kötüsü veya devaların en hayır­lısı değil midir? O güzel gözler insanın ciğerine geçmekte ok gibidir. O güzel gözlülerin boy ve boşları da doğrulukta kargılara benzer. Onların yüzlerinin gü­zelliğini siyah saçlar bir kat daha süslemiştir. Onlar sabah ile akşamı bir yer­de toplamışlardır. Ah bilsem onlardan birine malik olmak benim için mukadder midir?” (37).

Zemahşerî Türk güzelleri hakkında bir başka şiirinde de şöyle der:

“Türk güzellerinin yüzlerinde inşam mestedecek noktalar vardır. Bundan do­layı başka güzellere bakmayın Gözlerinizi bunlara döndürün. Tanrı’mn yaratmış olduğu güzellikler bunlarda­dır. Bunların yüzlerindedir ki, insamn bunlara baktıkça, Tanrı’mn kudret ve kuvvetine hayranlığı çoğalır. Onun se­her zamanıdır. Onun ağzım ve dişini öp­mek ne hoştur. Onun fidan gibi boyunu sarmak ne güzeldir (38).

Alâüddin A tâ Melikü’l-Cüveynî ise, bir Türk güzeli için şöyle diyor:

“Ey Arap badiyeleri, benden uzakla­sın, benim bağlarım, Türk şehirlerine bağlıdır. Ve ey iri gözlü olan güzeller, kendi kavminizin yanlarına gidin, çünki beni deli eden gözler değil, dar ve çekik gözlerdir (Türk gözleridir) (39).

VII-VIIL yüzyıllarda Uygurlar zama­nında yaşadığı tahmin edilen Aprınçur, Tigin adh şair, şiirlerinde kadm güzelli­ğinden ve ona karşı sevgisinden bahse­der, evlenmek istediğini açıklar: “Küçtügpriştiler küç bırzün koz-i karam birle külüşigin oluralım.
(Kudretli melekler kuvvet versin), (gözü karam ile), (güle güle oturalım (40).

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ
kadın sitesi kategoriler