Rahim Ağzı Kanseri
Rahim ağzı, rahimin hazneye (vajinaya) uzanan küçük bölümüdür. Bu bölümden çıkan kanserler erkenden bulgu verebilirler ve yıllık jinekolojik kontrollerle erkenden tanınabilirler..
Rahim ağzı kanseri uzun yıllar Dünya’da en fazla görülen kadın genital sistem kanseri olmuştur. Ancak smear gibi tarama yöntemlerinin bu hastalıkta yaygın olarak kullanılmaya başlamasıyla hastalığın görülme sıklığı da oldukça azalmıştır.
Rahim ağzı kanserinin cinsel yolla bulaşan bir hastalık gibi davrandığı düşünülmektedir. Buna sebep 1842 de bir araştırmacının rahibelerde bu hastalığın ortaya çıkmadığını gözlemlemesidir.
1953 yılında yapılan bir çalışmada hayat kadınlarında görülme sıklığının normal kişlere göre daha fazla olduğunun saptanması da bu fikri güçlendirmiştir.
20 ile 80 yaş arasında bütün kadınlarda görülebilir.
Risk Faktörleri
Ancak bu toplumlardan gelişmiş ükelere göç edenlerde hastalığın artış göstermesi çevresel faktörlerin de etkisini gündeme getirmektedir. Cinsel yaşamın 20 yaşından önce başlaması, 2 den fazla partner, düşük sosyoekonomik düzey, partnerin birden fazla kişi ile cinsel temasda bulunması, HSV ve HPV türü virüsler risk faktörlerini oluşturur. Sigara da önemli bir risk faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Fazla sayıda doğum yapmak ve erkeğin sünnetsiz olmasının da riski arttırdığı öne sürülmektedir. Ancak bu düşünceler popüleritesini kaybetmektedir.
Günümüzde rahim ağzı (serviks) kanserinin % 90’ından fazlasının HPV (Human Papilloma Virus) ile oluştuğu bilinmektedir.
Belirtileri
Erken dönemde (CIN aşamasında) yakalanmayan serviks kanseri ilerlemeye başlar ve klinik bulgu vererek karşımıza çıkar.
En sık görülen yakınma anormal vajinal kanamalardır. Kanserli dokuda damarlanma arttığı için dokunma ile cinsel ilişki, muayene gibi durumlarda kanama başlar.
Canlılığını kaybeden doku nedeni ile kötü kokulu pis bir akıntı ortaya çıkabilir. İlerlemiş vakalarda durdurulamayan kanamalar görülür. Hastalığın yayılımına bağlı olarak böbrek yetmezliği görülür ve bu en sık rastlanılan ölüm nedenidir. Klasik olarak ağrısız kanama ve et suyu kıvamında akıntı serviks kanserini düşündürmelidir.
Evreleme
Optimal bir tedavi için hastalığın evresinin tam ve doğru olarak saptanması gerekir. Bugün için kabul edilen evrelemede 5 kademe kullanılır. En erken evre Evre 0, en ileri evre de evre 4 dür. Burada uzak organlara metastaz (yayılım) bulunur. Her evre kendi içinde alt evrelere ayrılır (Evre 1a1, Evre 2a gibi). Evreleme klinik olarak, yani muayene, sistoskopi (mesanenin gözlenmesi), rektoskopi, ilaçlı böbrek filmi (IVP), radyografi ve bilgisayaralı tomografi sonuçlarının bir arada değerlendirilmesi ile yapılır. Ultrasonografinin evrelemedeki rolü sınırlıdır. Bazı yazarlara göre de uygun bir evreleme için cerrahi olarak hastayı değerlendirmek gerekir. Ancak bu fikrin taraftarı azdır.
Yukarı
Tedavi
Tedavide prensip olarak Evre 2b ve üzerindeki hastalara ameliyat yapılmaması fikri hakimdir. Evrelere göre önerilen tedavi şekilleri şunlardır:
Evre 0 : Konizasyon veya basit histerektomi (rahim alınması)
Evre 1a1 : Lenf ve damar yayılımı yoksa Konizasyon veya basit histerektomi
Evre 1a2- Evre 2a : Geniş ve radikal histerektomi
Evre 2b ve üstü : Radyoterapi
Günümüzde uygulanan radikal histerektomi oldukça büyük bir ameliyattır. Amaç kanseri sınırlarının ötesinde sağlam dokulardan da geçerek damarları ve lenf yolları ile birlikte çıkarmaktır.
Eğer bunda başarılı olunamayacaksa radyoterapi uygulamak cerrahiden daha iyi sonuçlar verir. Bazı yazarlara göre de hastalığın evresi ne olursa olsun 50 yaşından büyük hastalar cerrahi yerine radyoterapi ile tedavi edilmelidirler, ancak bu fikrin savunucuları giderek azalmaktadır. Bu azalmanın nedeni anestezi alanındaki gelişmelerdir.
Tedavide yaygın olarak kullanılan bir başka yöntem de cerrahiye ek olarak radyoterapi uygulamaktır. Radyoterapi serviks kanserinin her evresinde kullanılabilir. Burada amaç cerrahi ile ulaşılmayan kanserli hücrelerin tahrip edilmesidir.
Son yıllarda serviks kanserinde kemoterapi de denenmektedir ancak yararı hala daha tartışmalıdır.
Hastalığın gidişatı ve sağkalım
Serviks kanserinde prognoz yani hastalığın gidişatı pekçok faktöre bağlıdır. Bunlar hastalığın evresi, lenf nodu tutulumu, tümörün büyüklüğü, damar tutulumu, hücre tipi, hücrenin DNA içeriği gibi faktörlerdir. Hastalığın evresine göre 5 yıllık sağkalım oranları şu şekildedir.
Evre 1 : % 85
Evre 2 : % 66
Evre 3 : % 39
Evre 4 : % 11
Hastalığın takibi esnasında nüks ortaya çıkarsa prognoz çok kötüdür ve hastaların %80’i kaybedilir. Nüksler genelde ilk 2-3 yıl içinde görülür. 5 yıldan sonra oldukça nadirdir.
Serviks kanseri öldürücü ve tedavisi güç bir hastalık olmasına rağmen düzenli kontroller sayesinde çok erken dönemde fark edilebilen ve kolaylıkla hatta çoğu zaman ameliyata bile gerek kalmadan tedavi edilebilen nadir kanserlerdendir.
Jinekoloğunuzu hiçbir şikayetiniz olmasa da düzenli olarak her yıl ziyaret etmeyi ve smear testinizi yaptırmayı ihmal etmeyiniz!