Menopoz ve Kadın Bedenindeki Hormonal Değişiklikler
Bedenime Neler Oluyor?
Hormonal Değişiklikleri Anlamak
Hormonlar, özel endokrin bezleri ve beyinde hipotalamus adı verilen bir bölge tarafından üretilip kana verilen kimyasallardır. (Baştan ayağa doğru sıralandığında bu iç salgı bezleri, beyine yalan konumdaki epifız ve hipofız bezleri, boyundaki tiroid bezi, bedendeki adrenalin bezi ve pankreas, daha aşağıda [kadınlarda] yumurtalık ve [erkeklerde] testislerdir. Yağ dokusunda bulunan hücreler gibi bedendeki diğer bazı hücreler de hormon yapma kabiliyeti taşır).
Hormon kelimesi Yunanca “ulak” kelimesinden gelmektedir ve yerinde bir addır. Hormonlar tüm bedende hücre ve dokulara seyahat eder, sağlığımız, duygularımız ve davranışlarımız üzerinde kuvvetli bir etki yapar. Menopoza geçiş sırasında öne çıkan hormon, yumurtalıklar tarafından üretilen—ya da daha sonra göreceğimiz gibi güvenilir bir şekilde üretilmeyen—östrojendir. Ostrojenin önemini anlamak için geriye dönüp hayatın erken safhasında üreme—ve sağlık—üzerindeki rolünü incelemeliyiz.
Menstrual Döngüler: Dikkatli Düzenlenen Hormonal Dans
Kadınlar yumurtalıklarında büyük bir yumurta rezerviyle bir ila iki milyon kadar yumurtayla doğar. Her bir yumurta, lölikül adı verilen minik, içi sıvı dolu bir kesecik içindedir.
Yumurtalık hayat boyu östrojen ve diğer hormonları üretse de yumurta içeren foliküller çocukluk döneminde uykudadır. Ergenlik dönemine girdiğimizde foliküller aktif hale gelir ve bu durum, yumurtalıkların östrojen üretimini büyük oranda artırır.
Doğurgan yıllarımızın doruğunda, dolaşımdaki östrojen miktarı her ay menslrual döngü boyunca, beyniniz, hipoliz beziniz ve yumurtalıldarınız arasında faaliyet gösteren hassas ayarlı bir hormonal mesaj sistemi kapsamında, oldukça tahmin edilebilir bir seyirle artar ve düşer.
Bu süreci, (menstrual döngünün birinci gününde) gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) adı verilen ve beyinde hipotalamus tarafından salgılanan bir hormon başlatır. GnRH, hipofız bezine ulaştığında iç salgı bezine folikül uyarıcı hormon (FSH) salgılamasını söyler. Sonra bu hormon, yumurtalıklara uzun zamandır uykudaki yumurta taşıyan follikülleri uyandırması sinyalini verir, onları büyümeleri ve çok miktarda östrojen üretmeleri için uyarır. Yaklaşık bir hafta sonra (döngünün yedinci günü) büyüyen foliküller arasında bir grup, diğerlerine kıyasla çok daha fazla irileşir; diğerleri sonunda ölür ve yumurtalıklar tarafından yeniden absorbe edilir.
Foliküller tarafından salınan östrojen inhibinler adı verilen, yakın bir zaman önce keşfedilen hormonlarla birlikte belli bir seviyeye ulaştığında hipotalamus hipofız bezine FSH salgısını durdurmasını ve luteinjizan hormon (LH) salmasını söyler. Bu hormon, öne çıkan folikülü parçalanmaya ve içindeki yumurtayı salmaya zorlar (genellikle döngünün 14. gününde).
Bu durum ovülasyon (yumurtlama) olarak bilinir. Yumurta, yumurtalık duvarından geçer ve yakındald fallop tüpüne girer. Burada erkek partnerden gelen spermle buluşup döllenebilir ya da buluşmaz ve döllenmez. Bu arada yumurtalıkta kalan boş folikül, corpus luteum adıyla bilinen ve büyük miktarda östrojen ile progesteron adı verilen bir hormon salgılayan iç salgı bezi benzeri bir yapıya dönüşür
Yumurtalıklardaki bu yoğun faaliyet, rahim içi tabakasında endometriumda değişikliklere neden olur. Gelişen foliküller tarafından üretilen östrojene tepki olarak kalınlaşır ve corpus luteum tarafından üretilen progestron ile stabilize olur. Bu değişiklikler endometriumu muhtemel bir hamileliğe hazırlar ve döllenen yumurtanın kendini başarılı bir şekilde rahim zarına yerleştirme şansını artırır.
Döllenme gerçekleşmezse, corpus luteum bozulmaya başlar ve progesteron ve östrojen seviyelerinde hızlı bir düşüşe neden olur (döngünün yaklaşık 24. gününde). Progesteron seviyesindeki düşüş kan damarlarının büzülmesini ve rahimdeki kas dokunun kasılmasını tetikler.
Oksijen ve besin desteğinden yoksun kalan rahim içi tabakası hızlı bir şekilde parçalanır (döngünün yaklaşık 28. güllünde) ve bir sonraki döngünün 1. gününde menstrual kanamanın başlamasıyla atılır. Düşük östrojen seviyesi ise hipotalamusu GnRH salgılamaya iter ve böylece hormonal dans bir kez daha başlar.