KİRMAN SELÇUKLULARI
Selçuklu hanedanının bir kolu olarak İran’ın Kirman bölgesinde 1048-1186 yılları arasında hüküm sürdüler. Selçukluların bu kolunda da zaman zaman hatunların etkili rol oynadıklarını görüyoruz. Nitekim Kirman Selçuklu Meliki I. Arslanşah (1101-1142)’m eşi Zeytûn Hatun çok akıllı ve seçkin bir kadındı. Arslanşah’ın bu kadının hükmü altında olduğu rivayet edilmektedir. Zeytûn Hatun, Arslanşah’tan sonra Kirman Selçuklu tahtına kendi oğlu Kirmanşah’ın geçmesini istiyordu. Arslanşah da bu kadını çok sevdiğinden onun isteğini yerine getirmeye çalışıyordu. Bu sebeple de Kirmanşah’ı veliahd tayin etti. Ancak Arslanşah’ın öteki çocuklarından Muhammed babasının yaşlılığından yararlanarak onu hapsetmiş ve tahta geçmeye muvaffak olmuştu (1142).
Kirman Selçuklu Meliki Tuğrulşah’ın 1170 yılında ölmesinden sonra Arslanşah, Behramşah ve Turanşah adlarındaki oğulları arasında taht mücadelesi başladı. Bu sırada tahta geçmiş bulunan Behramşah, Turanşah ile anlaşarak Arslanşah’a karşı birlikte mücadele etmek istiyordu. Bu maksatla iki kardeşin annesi olan Hatun-ı Rüknî’den elçi olarak yararlanılması düşünüldü. Hatun-ı Rüknî elçi olarak Turan-şah’m yanına gitti ise de, o annesinin sözünü dinlemedi. Behramşah ise Turanşah’m karşısında çaresiz kalmış ve annesinin teklifine uyarak taht mücadelesinde kuvvet sağlayabilmek için Horasan’a kaçmıştı. Nitekim o daha sonra başarılı olarak Kirman tahtını ele geçirdi. Behramşah’ın takriben 1175 yılında ölmesi, sükûnet içindeki Kirman’ın tekrar karışmasına sebep olmuştu. Bu sırada Atabey Kutb ed-Dîn Muhammed, Hatun-ı Rüknî ile anlaşarak, Behramşah’m yedi yaşındaki oğlu II. Mahmudşah’ı babasımn yerine tahta oturttu. Fakat bu davramş Kirman Selçuklu tahtı için yeni bir mücadeleye yol açacaktı. II. Arslanşah daha sonra tahtı ele geçirmiş ve üvey annesi Hatun-ı Rüknî’nin gözlerine mü çektirmişti. Hatun-ı Rüknî takriben 1181 yılında öldü.