Kadının Hürriyeti

Göktürk ve Uygurlarda kağan hatunları nasıl devlet idaresinde rahatça söz sahibiyseler, halk arasında da kadınlar kendilerine ait bazı haklara sahiptirler. Hattâ köle ve cariyeler dahi istedikleri gibi yuva kurma hakkına sahiptiler. Bunun için beylerinden izin almaya ge­rek görmezlerdi.

Kaplan yılı dokuzuncu ayın yirmi altı­sında/biz, Utuz’un Baltur adlı demirci/ kölesi ile, Toymçuk’un Ay Sılığ/adı do­kumacı kadın kölesi, bu ikisi/ beylerin izin almadan koca ve kan/olmuşlar. Son­ra biz, Toymçuk ile/Utuz, bundan haber­dar olunca, onları birbirinden ayırmadan/Toymçuk’un kadın kölesinin/vergi­sini ben Toymçuk,/ve Utuz’un demirci kölesinin/ vergisini de ben Utuz almağa karar verdik/ben Utuz kulum hakkında Toymçuk’a ve/kölesine karşı herhangi bir iddiada bulunmam./Ben Toyınçuk’da kölem hususunda Utuz’a ve kölesine/ karşı her hangi bir davada bulunmam./ Şâhid Sarig, şâhid Çaysu/şâhid Ötüken, (şahid) Temür. Bu mühür bizirn/ikimi-zindir. Beh Mongul-Buka sorup yazdım (27).

Üstelik köle sahipleri bizzat kendi ni­şanları ile bu evlenmeyi vesikalandırmışlardır.
Kölelerin bu şekilde serbest yaşayışla­rına karşılık, idareci tabakaya mensup olan kağan eşlerinin durumu daha fark­lıydı. Hatunlar, çoğunlukla kuvvetli oy­makların ailesinden veya yabancı sülâle­lerden, siyasî menfaatlere göre almırlardı. Bu sebeple de pek çok Çinli prenses Türk kağanlarının çadırlarına yerleş­mişlerdir. Sarayda yaşayan Türk kadın­larının yaptıkları işler kadar yaşayışları ve giyinişleri de, halk kadınından fark­lıydı. Eski Türk saraylarında Hunlarm cariyeleri vardı. Hunlar zamanında gö­rülen kağamn yahut eşinin yanında bu­lunan bu cariyeler Uygurlar zamanında da karşımıza çıkmaktadırlar. Uygurlarda cariyeler eskiden olduğu gibi hem sa­rayda, kağan ve hatunun maiyetinde bu­lunmuşlar, hem de bunlardan farklı ola­rak arasında gözükmüşlerdir (28).

Başka bir hukuk vesikasından da, (ko­canın ölümünden sonra karısına, neler yapması gerektiğim açıklayan bir vasi­yetnameden) Uygurların, kadının ev iş­leri, ev idaresi ve çocuk terbiyesi ile meş­guliyetlerine verdikleri önemi görüyo­ruz:

Sıçan yılı, sekizinci ayın on sekizinde,/ ben Tüşimi ağır hastalığı tutulduğum için/iyi veya fena olacağımı düşünerek, kanm/Sılang’a vasiyetname bıraktım. Benden/sonra başka bir kimse ile evlen­meden, evimi/idare edip, oğluma Altmış Kaya’nın/terbiyesi ile meşgul olsun (29)
I

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ
kadın sitesi kategoriler