GEBELİKTE 3.AY

Sizdeki değişiklikler :

– Göğüslerde dolgunluk, hassasiyet, göğüs ucunda koyulaşma görülür ve mavi damarlar görünür hale gelir.

– Rahminizi küçük bir yumru gibi pubik kemiğin üzerinde hissedebilirsiniz, yumuşak , dolgun ve daha büyüktür. Büyüklüğü leğen kemiğini dolduracak kadardır. İdrar kesesini sıkıştıracağı için daha sık idrara çıkabilirsiniz.

– Plasenta gelişiyor ve daha fazla hormon üretir.

– Vaginal akıntı beyaz renkte, daha yoğun ve yapışkan hale gelir.

– Kendinizi biraz daha yorgun ve enerjisiz hissedebilirsiniz. Uykusuzluk, mide şikayetleriniz devam edebilir.

– Sabah hastalığı olarak bilinen bulantılar bu ayda devam eder.

– Hamilelikte barsak hareketleri yavaşladığı için kabızlık görülebilir.

– Vücudunuzdaki kan miktarı hamilelikte arttığından, akciğerler, kalp, böbrekler daha çok çalışır, karın bölgesi ve bacaklarda kan desteğinin artması nedeniyle toplar damarlar daha görünür duruma gelir, yani varisler oluşabilir.

– Zaman zaman başağrısı , başdönmesi ve fenalaşma hissi yaşayabilirsiniz.

– Yemeklerden iğrenme ve aşerme görülebilir.

– Bel ve göğüs bölgesi büyüdüğünden kıyafetlerinizi dar hissetmeye başlarsınız.

– Bazı kadınlarda , yüz ve boyunda düzensiz, değişik şekillerde kahverengi lekeler görülebilir. Hamilelik maskesi (kloazma) denen bu lekelerin hamileliğin sonunda tamamen ya rengi açılır yada kaybolur.

– Kısa süre için , göbeğinizin üstünden aşağıya doğru uzanan vertikal koyu çizgi oluşması beklenir. Cildinizdeki gerilme nedeni ile rahatsızlık duyarsınız , göğüs , karın, kalça bölümlerine yumuşatıcı losyon sürerek ovabilirsiniz.

– Vücut görünümünüz pek fazla değişmemiştir.

– Fiziksel olarak hala hamile gibi görünmeseniz de duygusal olarak hızlı iniş çıkışlarınız olabilir. Mizaç değişiklikleri bu dönem sıktır. Aile olma ile ilgili dalgalanmalar, neşelenme, kaygı, huzursuzluk hissetmeniz tamamen normaldir. Sinirli, alıngan, gergin, ağlamaklı duygusal dönemleriniz hamileliğiniz süresince devam edebilir, ancak bebek doğumundan sonra düzelir.

Bebeğinizdeki değişiklikler :

– Bebeğinizin yüzü daha çok insana benzemeye başlar. Eğik olan baş dikleşmiştir.

– Embriyodan fetusa dönüştüğü bu periyotta organlar ve dokular hemen hemen şekillenmiş ve yaşamsal organlar tamamen gelişmiştir. Bu ayın sonunda organlar çalışmaya başlar.

– Böbrekler çalışmaya başlamıştır, idrar kesesi bir torba şeklinde oluşmuş ve idrarını yapabilmektedir.

– Daha fazla detaylar görünmeye başlar. Gözler tam şeklini almış, dudakları , 20 adet diş tohumu , tırnakları, şeftali tüyü gibi saçları belirmeye başlamıştır. Parmakları ayrılmaya, bazı kemikleri sertleşmeye başlar.

– Yutmaya ve tekme atmaya başlar.

– Kız veya erkek olduğunu gösterecek dış cinsel organları gelişmeye başlar.

– Kalp atışları stetoskop ile duyulabilir.

– Boyu bu ay 2 katına çıkarak yaklaşık 6 cm, 15 g ağırlığındadır

Muayene ve laboratuar tetkikleri :

– Doktor kontrolü ve check-up yaptırın. Vücudunuzdaki sizi kaygılandıran değişiklikleri doktorunuza sorabilirsiniz.

– Kan basıncı, kilonuz ölçülmeli.

– İdrar tetkiki yapılmalı.

– El veya ayaklarda ödem, varisler için bacakların muayenesi yapılmalı.

– Bebeğin kalp atışları stetoskopla duyulabilir, ultrasonografi yapılabilir.

– Fundus yüksekliği ( rahimin en yüksek kısmı ) ölçülmeli

11-14 TESTİ

Türkiye’de Trizomi 21 (Down sendromu) risk belirlemesinde kullanılan en yaygın test halen üçlü testtir. Ancak bebeğin 11.-14. gebelik haftaları arasında ense pilisi kalınlığının ölçümü, beraberinde anne adayından alınan kanda beta HCG ve PAPP-A ölçümü ve bunlardan elde edilen değerlerin bilgisayara girilmesi ve özel bir programa tabi tutulmasıyla da Down sendromu riski belirlenebilmektedir.

Ense pilisi kalınlığı

Başta Trizomi 21 ve Trizomi 18 olmak üzere çeşitli kromozom anomalilerinin bir kısmında, fetuslarda ense kalınlığının bölgedeki sıvı birikimine bağlı olarak arttığının gözlenmesiyle birlikte bu ölçümün prenatal tanıda uygulanabilirliği hakkında teoriler üretilmeye başlanmıştır.

Fetusun ense pilisi kalınlığı trizomi dışında çok çeşitli nedenlere bağlı olarak artabilir. Bunlar arasında kistik higroma adı verilen sıvı birikimi yıllardan beri Turner sendromu (45 XO şeklindeki kromozom anomalisi) ile ilişkili olduğu bilinen bir durumdur. Gerçekten de kistik higroma tanısı konan ve bu nedenle ileri inceleme yapılan bebeklerde %70 oranında Turner sendromu adı verilen kromozom anomalisine rastlanmaktadır.

Fetusta kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları, iskelet yapısıyla ilgili hastalıklar, konjenital enfeksiyon ve diğer hastalıklara bağlı olarak da ense kalınlığı artmış bulunabilmektedir.

Beta HCG ve PAPP-A

Kandaki beta HCG seviyesi gebelik ilerledikçe azalmaktadır. Trizomili bebeklerde bu azalma çok daha yavaş olmaktadır. 11.-14. gebelik haftaları arasındaki ölçümler Trizomi 21 olan bebeklerde bu azalmanın daha yavaş olduğunu doğrulamaktadır.

PAPP-A adı verilen madde ise gebelik ilerledikçe artan bir maddedir. Yine trizomili bebeklerde bu artışın normalden daha yavaş olduğu gözlenmiştir. Henüz yeni olan bu yöntemin uygulanmasında temel sorun ense kalınlığının doğru ölçülmesidir. Bu ölçüm ise sanıldığı kadar kolay değildir. Ense pilisi kalınlığını milimetrenin onda birini ölçecek hassasiyette ultrason aletleri kullanılmalı ve ölçüm esnasında gebelik haftasındaki normal anatomik yapılar (amnios zarı) fetusun ense pilisinden ayırt edilebilmelidir. Bu da tecrübe gerektirmektedir. Yine fetusun bu gebelik haftalarında hareketlenmeye başlamış olması, ölçümün hassas bir şekilde yapılabilmesi için bazen 20 dakika ve hatta daha uzun süren sabırlı bir bekleyişi zorunlu kılmaktadır.

Sonuç olarak, incelemede bebeğin BPM’si, ense kalınlığı, anne adayıyla ilgili bazı bilgiler, kan ölçüm sonuçları bilgisayara girilmekte ve bilgisayar programı bu verileri aynen üçlütestteki gibi Down sendromu oluşma riskine dönüştürmektedir.

Bu incelemeye tabi tutulan anne adaylarında risk yüksek bulunduğunda amniyosentez ya da koryon villus biyopsisi gibi invaziv girişimle kromozom analizi önerilmektedir. İncelemeyi yaptıran anne adaylarının az ihtimalle de olsa böyle bir ileri inceleme gerekebileceğini bilmeleri önemlidir.

İncelemeye katılan anne adaylarındaki kromozom anomalileri %90’lık bir oranda yakalanabilmektedir. Bu haliyle bu yeni değerlendirme yöntemi, %60’lık bir trizomi yakalama oranı olan üçlüteste göre daha üstündür.

İncelemenin diğer önemli bir özelliği de bu haftalarda fetusun anomaliler açısından ayrıntılı bir şekilde incelenebilmesidir. Bu haftalarda elbette tüm anomaliler saptanamaz. Ancak anensefali, ekstremite problemleri gibi bu haftalarda belirti veren anomaliler bu inceleme sayesinde daha erken tanınmaktadır.

Üçlü test trizomiler dışında, başta nöral tüp defektleri olmak üzere diğer bazı anomalilerin de riskini belirler. Üçlü testte kandaki alfafetoprotein (AFP) değerleri bu konuda önemli bilgiler verebilmektedir. Ancak AFP ile taranabilen anomaliler, yüksek çözünürlüğü olan ultrason ile yapılan incelemelerde (“ayrıntılı ultrason”) gözlenebilmektedir. Bu nedenle bazı doktorlar 11-14 testinden sonra 19-23. haftalarda ayrıntılı ultrason yapılacaksa, ayrıca üçlüteste gerek olmadığı kanısındadırlar. Bazıları ise üçlütestin anne adayında preeklampsi gelişip gelişmeyeceği konusunda da bilgiler verebilmesi nedeniyle üçlütestin 11-14 testi yapılmış olsa da yine de yapılması gerektiğini savunurlar.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ
kadın sitesi kategoriler