Doğum Sonrası Dikkate Alınması Gereken Konular

Puerperal pireksi (lohusalık ateşi): Lohusalık veya doğum sonrası pi­reksi, annenin ateşinin doğumdan sonraki ilk günden 10. güne kadar 38° C veya üstü olması durumudur ve genellikle enfeksiyon kaynaklı­dır. Hastanelerdeki hijyen, kadın doğum bakımı ve enfeksiyon kont­rolü sayesinde doğum sonrası en­feksiyon oranı yüzde 3 ‘e inmiştir ve çok nadir olarak hayati tehlike arz eder. Enfeksiyonun en çok görül­düğü bölge rahim (endometrit) ve perine bölgesidir, ama idrar yolu ve göğüs enfeksiyonları da sıkça gö­rülmektedir. Tromboembolizm de doğum sonrası ateşe ne­den olabilir ve göğüs ve yara enfeksiyonlarında olduğu gibi ço­ğunlukla sezaryen ameliyatı sonra­sında ortava çıkmaktadır.

Rahim Enfeksiyonu: Bu durum çoğunlukla rahim ağzı veya vajinadaki enfeksiyonların yukan doğru çıkmasıyla oluşur. Organizmalar pla­senta yatağını ve endometriyal boşlukta kalan plasenta veya zar parçalarım sarar. Eğer loşi kötü kokmaya başlarsa veya karının alt bölgesinde bir ağrı ve hassa­siyet hissederseniz, büyük ihtimalle en­dometrit olmuşsunuz demektir. En kısa zamanda teşhis edilerek, Fallop tüple­rine zarar vermesi ve tekrar hamile kal­makta zorluk çekilmesi gibi komplikasyonlardan kaçınmak için tedavi edilmesi çok önemlidir.

rahim enfeksiyonu

Doktorunuz dahili bir muayene ya­par ve test etmek için vajinal örnekler alır. Eğer muayene rahimde doku kal­dığını işaret ederse (rahim ağzı yan açık, rahim genişlemiş, hassas ve ıslaksa) an­tibiyotiğe başlamanız ve kalan dokulan alabilmek için rahim boşaltma işlemi yapılması önerilecektir. Kimse yeni do­ğum yapmış bir kadına çok çok gerekli olmadığı takdirde genel anestezi ver­mek istemediği için muayene bulgula­rını doğrulamak için bir de ultrason yapılacakür.

İdrar Yolu Enfeksiyonu: Doğum sırasında sonda takılan veya doğumu zor geçen kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu sıkça görülmektedir. Doğumdan sonra ateş çıkması duru­munda ebeniz hemen idrar örneği ala­rak tahlile yollamak ve antibiyotiğe baş­lamalıdır. Tedavi bitiminden sonra, idrar tahlili yapılarak enfeksiyonun ta­mamen geçip geçmediğine bakılmakdır.

Mastit (Meme İltihabı): Her kadın göğüslerine süt dolmaya başladığı için bir derece göğüs şişliği geçirir. Göğüsler şişer, sert ve ağrılı olur ve ateş yükselir. Neyse ki emzirme başladıktan bir iki gün sonra sorun kendiliğinden geçer. Ancak eğer ateşi­niz yükselirse ve kendinizi iyi hisset­mezseniz, göğüslerinizin, bölgesel veya parça kırmızılıklar ve endurasyon (sertleşme) belirtilerine karşı muayene edilmesi gerekebilir. Bu duruma mas­tit denir ve süt kanallarından biri tı­kandığı ve tıkanıklığın olduğu alanda biriken süt kolayca enfeksiyon kapa­bildiği için çok ağrılı olabilir. Bebeği­nizin ve sizin cildinizde bulunan stafilokok organizması meme ucundaki çatlaktan veya yaradan göğüs doku­suna yayılır.

Erken teşhis edildiğinde antibiyo­tikler, hafif ağrı kesicilerle ve emzirerek sütün akmasını sağlayarak veya basıncı azaltmak için sütü boşaltarak kolayca tedavi edilir. Ama eğer mastit çabuk bir şekilde teşhis ve tedavi edilemezse, göğüs apsesine dönüşebilir. Yüksek ateş ve kırıklığa ek olarak göğüslerini­zin birinde, iltihaplı bir yumru olabilir, bu yumrunun hastanede cerrahi olarak açılarak boşaltılması gerekecektir.

Perine bölgesine ilişkin sorunlar: Vajinal doğum yapan kadınların orta­lama yüzde 50’si dikişlidir. Eğer do­ğumdan sonraki haftalarda perine zonklamaya başlarsa, iltihaplı bir gö­rüntüsü veya akıntı varsa ebenize veya doktorunuza başvurmanız gerekir. Yara enfeksiyonu geçiriyor olabilirsi­niz ve bu sorun etkili antibiyotiklerle kolayca geçirilebilir. Bazen iltihaplı bölgedeki baskıyı azaltmak ve yaraya daha kolay ulaşıp iyice temizleyebil­mek için dikişlerden birkaç tanesi alı­nabilir. Travmatik vajinal doğumun ardından, vajina duvarlarına hematom (kan oturması) veya kan toplanması meydana gelebilir. Ağrının dindirilmesi, kanayan bölgenin dikilmesi ve enfeksiyon oluşmasını önlemek için bunlarm cerrahi müdahale ile alınması gerekmektedir.

Bazı kadınlar haftalar boyunca epizyotomi yaraları ve perine yırtıkları ile ilgili sorun yaşayabilirler ama bunu kendinize saklamanın bir faydası olmaz. Doktorunuz veya ebeniz sizi muayene ederek enfeksiyon olup ol­madığına bakabilir. Rahatsızlığı gider­mek için ultrasonla fizik tedavi yap­mayı önerebilirler. Kadın doğum bölümü sizi doğum sonrasında perine, barsak, mesane ve vajina sorunlarını içeren konularda yardımcı olabilecek kadın doğum alanında uzman fizyote­rapistlere yönlendirebilir.

İdrar tutamama: Vajinal doğum yapan kadınlarda, be­beğin başmm doğum kanalında iler­lemesinin yaptığı baskı nedeniyle me­sane boynunun esnemesi ve aşağı doğru inmesinden kaynaklanan hafif ve geçici idrar tutamama rahatsızlığı görülebilir. Bu genellikle kendini fi­ziksel tepki sonrasında gösterir, yani gülme, öksürme, hapşırma veya ani hareketler yaptığınızda az miktarda idrar kaçırabilirsiniz.

idrar tutamamaPelvik taban egzersizleri mesane kontrolünüzü kazanmanıza yardımcı olur, bu egzersizlere ne kadar erken başlarsanız o kadar faydasını görürsünüz. Ama eğer bu egzersizleri dü­zenli yapmanıza rağmen sorun devam ediyorsa ve yaşam biçiminizi engelle­yecek derecede ise (Sürekli sızıntı varsa, dışarıda tuvalet bulamayacağı­nızdan veya altınıza kaçıracağınızdan endişe ettiğiniz için evden çıkmıyor-sanız) doktorunuza görünmeli ve bir uzmandan yardım almalısınız.

Gayta tutamama: İkinci evresi uzayan ve geniş epizyo­tomi yarası bulunan bir vajinal do­ğumdan sonra bazı kadınlar barsakla-rını kontrol etmekte zorlanabilir. Bu sorun doğumdan sonra yapılan pel­vik taban egzersizleri ile çözülür. Ama nadir durumlarda kişide tam gayta tu­tamama gelişir ve kişi hiçbir şekilde barsaklarını kontrol edemez. Bu du­rum anal sfinkter ve rektal deri yırtıl­ması nedeniyle olabileceğinden uzman yardımı gereklidir.

Anemi (Kansızlık): Doğumdan sonra görülen semptomatik anemi, aşırı kan kaybı (Uzayan do­ğum, ameliyatlı doğum ve doğum son­rası kanamada daha yaygındır) veya hamilelik sırasında kötü beslenme, de­mir emilimi zorluğu, ikiz hamilelik veya art arda hamile kalındığı durum­larda annedeki demir depolarının bit­mesine bağlı olarak gelişir. Şiddetli gö­rüldüğü vakalarda kan nakli gerekebilir ama folik asit takviyesi ye­terli olacaktır. Tedaviye en kısa za­manda başlanmalıdır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ
kadın sitesi kategoriler