Destan ve Efsanelerde Erkek Çocuğun Önemi
Destan ve Efsanelerde Erkek Çocuğun Önemi
Destan ve efsanelerde çocuk sahibi olmak kadınm geleceğini garantiye alır ve kadına toplum içinde itibarlı bir mevki sağlar. Çocuk sahibi olmak kadar çocuğun cinsiyeti de mühim hususlardan biridir. Erkek olmak, erkek çocuk doğurmak ailenin ve cemiyetin sevgisini ve takdirini kazanmaya yardımcı olur.
Dede Korkut hikayelerinde Bayındır Han’ın tayin ettiği protokol sırasında, erkek çocuk sahiplerinin önceliğe lâyık görülmesi beyaz rengin geleneksel uğur ve kutsiyetiyle taltif edilmeleri Manas Destam’nda çok daha katı hatta gayrımakul bir temayül olarak karşımıza çıkmaktadır. Destanın altıncı bölümünde, kocası Manas öldüğünde töre gereğince kayınbiraderlerinden biriyle evlenmeye zorlanan ve hamile olan Kanıkey’in “kız doğarsa suya salıverir, ateşe yakar evlenirim, oğlan doğarsa Abeke’nin yüzüne bile bakmam” şeklindeki cevabı erkek çocuğun toplumda ne kadar önem taşıdığım açıkça göstermektedir. Kadın erkeğin yamnda olmak zorundadır.
Eş, baba, oğul bunlardan birinin yamnda yaşamak zorundadır.Türkmenlerin şeceresinde Buyan Han’ın dört nikahlı eşi ve kırk tane de kuması vardı . Buyan Han’ın bu kadınlardan kırk kızı doğmuş hiç oğlu olmamıştır. Buyan Han’ın eşlerinden biri hamile kalır ve oğlan doğuracağını söyler. Buyan Han ona, “Eğer sen bana bir oğlan çocuğu doğurursan, seni baş hatun yaparım. Yok kız doğurursan seni de kızım da öldürürüm” der. Buyan Han Uygur seferinde iken, bu kadımn da bir kızı olur. Kadın korkusundan kızı erkek gibi giydirir ve erkek gibi büyütür.
Kız çocuklarına karşı babaların tavrı her zaman böyle menfi değildir.
Manas öleceğini anlayınca veziri Bakay’a şöyle der:
Hanlar kızı Kanikey, yedi aylık hamile Büyütmek kolay mıdır, çocuğu doğsa bile Bu küçük yavrucağım il içinde bir hiçtir.Bir kız da olabilir, belki benim bu tayım îyi birisine ver, ey vezirim, Bakayım.Dede Korkut kitabında “Bamsı Beyrek” hikayesinde Kazan Bey, Pay Püre’ye sorar, “Han Kazan nasıl ağlamayayım, oğulda ortacım yok, kardeşte kaderim yok. Allah Teala beni horlamıştır, beyler tacım tahtım için ağlarım. Benim de oğlum olsa, Han Bayındır’ın karşısında dursa kulluk etse, ben de bakıp sevinsem, güvensem” dedi. Bunun üzerine Oğuz beyleri yüzlerini göğe çevirip ellerini kaldırıp Pay Püre’ye bir oğul vermesi için Allah Teala’ya dua ettiler.
O devirdeki beğlerin duaları da bedduaları da Tanrı katında makbuldü. Bundan sonra Pay Piçen bey de yerinden kalktı ve beylerden, ona da bir kız çocuğu vermesi için Allah Teala’ya dua etmelerini istedi. Beyler onun için de el kaldırdılar. Allah Teala’ya dua ettiler. Allah dileklerini kabul etti. Pay Püre Beğ’e bir oğul, Pay Piçen Beğ’e bir kız verdi.
Destan ve efsanelerde ana oğul bağlılığı dikkat çekici bir seviyededir. Ana kız ilişkilerinin örnekleri yoktur. Oğullar pek çok problemlerini babaları ile çözerken her zaman arkada annelerinin desteğini görürler. Anneler oğullarının sağlığı başarısı için daima mücadele ederler, pek çok fedakârlığa katlanırlar. Reşideddin Oğuznamesi’nde bulunan Oğuz Destanı’nda Oğuz ile annesi arasındaki ilişki şöyle başlamaktadır. Kara Han’ın çok talihli ve padişahlığa lâyık bir oğlu dünyaya geldi. Üç gün üç gece anasımn sütünü emmedi. Anası bu çocuğun hayatından ümidini kesmiş, endişeli ve kederliydi. Bir gece rüyasında oğlu, “Eğer sütünü emmemi istiyorsan biricik Tanrı’yi ikrar ve itiraf et”. Kadın bu rüyayı üç gece üst üste görünce kocasından gizli olarak Tanrı’ya iman etti. Elini göğe kaldırarak dua etti: “Ey Tanrım, bari ben biçarenin sütünü sen bu çocukcağızın zevkine uydurup tatlı kıl”. Oğuz, bu anda anasının göğsüne yapışıp emmeye başladı. Oğuz’un annesi bebeğinin ölmemesi için onun arzusuna uyarak dinini değiştirmiştir.