Gebelikte Başarıyı Artıran 8 Yöntem
1- Yardımcı Yuvalanma:
Embriyoların (döllenmiş yumurta) beslenip gelişebilmesi için rahim iç zarına tutunması gerekiyor. Eğer embriyonu çevreleyen zar gereğinden kalınsa rahime tutunma işlemi gerçekleşemez ve gebelik olmaz. Embriyonun rahim duvarına tutunmasını kolaylaştırmak için bu zar çeşitli işlemlerle inceltilebilir veya bir kısmında küçük bir delik oluşturulabilir. Geçmiş yıllarda bazı kimyasal maddeler ve enzimler kullanılarak yapılan bu işlem artık lazer sistemiyle yapılabiliyor. Lazer daha önce tüp bebek yöntemiyle gebelik elde edememiş kişilerde, 35 yaş ve üstü kadınlarda kullanılıyor. Ayrıca genetik tanı için biyopsi yapılacak embriyonlara, dondurma-çözme sonrası elde edilmiş embriyonlara, önceki denemelerinde İyi kalitede embriyon elde edilmesine rağmen gebelik olmayan vakalara, FSH hormonu sınırda ya da yüksek olan olgularda uygulanıyor.
2- Endometriyal ko-kültür:
Yapay rahim içi uygulaması, tekrarlayan tüp bebek tedavilerine rağmen gebe kalamayan, embriyoları yavaş veya kötü gelişim gösteren çiftlerde yeni bir ymuttur. Adetin 21’inci günü rahim içinden alınan ufak bir doku örneği laboratuvar koşullarında üretilerek yapay bir rahim içi dokusu oluşturuluyor ve embriyolar bu doku içinde büyütülüyor. Bu uygulama sırasında kadının kendi rahim içi (endometrium) hücreleri kullanıldığından sarılık, AİDS ve diğer riskli durumlar ekarte ediliyor. Endometrial hücreler embriyo gelişimine zarar vermiyor, gelişiminin devamını sağlıyor ve büyüme şansını artırıyor.
3-Embriyo Yapıştırma:
Özellikle ileri yaştaki kadınlarda ve tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan çiftlerde embriyoglue adı verilen
yapıştırıcının kullanılmasıyla gebelik oranlarında artma olduğunu gösteren çalışmalar var. Ancak çiftlerin
bunu bir mucize gibi algılamamaları gerekir.
4- Blastokist Kültürü:
Blastosist, döllenme sonrası 5’inci güne gelmiş embriyona verilen İsimdir. Tüp bebek tedavisinde genel kabul gören
uygulama, döllenme işlemi yapıldıktan sonraki 3’üncü günde embriyonların anne rahmine yerleştirilmesidir. Embriyoların blastosist döneminde transferinin bazı önemli avantajları var. Mesela bu döneme ulaşabilmiş embriyonların rahime tutunma ihtimali daha fazladır. Çünkü bu embriyonların beşinci güne kadar yaşama kabiliyeti diğerlerine göre daha yüksek.
5- Preimplantasyon Genetik Tanı:
Anne ve babada genetik tarama yapıyoruz. Embriyolara genetik tanı yaparak hastalık bulunmayan embriyoları ana rahmine veriyoruz. Böylece ailesel geçişle anne ve babada bulunan genetik hastalık riskini de ortadan kaldırıyoruz.
6- Embriyo dondurma:
Embriyoların transfer edileceği dönemde kadına ait herhangi bir sorun ortaya çıkarsa (örneğin hormon tedavisi sırasında yumurtalıkların aşın uyarılması) o zaman tüm embriyolar dondurulup kadında hayati risk oluşturan bu tablonun gerilemesinden sonra daha emniyetli bir zamanda çözülerek transfer edilebilirler. Yine rahim içi zarının (endometriumun) gebelik için uygun olmayacak bir kalınlıkta olması durumunda embriyolar dondurularak saklanıp daha sonra rahim içinin daha iyi hazırlandığı başka bir dönemde transfer yapılabilir.
7- Tüplerin Çıkarılması:
Başarısız tedavi nedenlerinden biri de, tüplerin içinde sıvı birikmesi. Bu sıvı birikimi, transfer esnasında geri akımla bebeğin tutunmasına engel oluyor. Sıvı biriken tüpler ya tamamen çıkanlıyor ya ağızları kapatılıp geri SM akımı önleniyor.
8- Micro-TESE:
Ağır erkek kısırlığı tedavisinde uygulanan yeni bir cerrahi yöntemdir. Özellikle üreme kanallarında tıkanıklık olmayan
azospermi (menide hiç sperm bulunmaması) durumunda sperm elde etmek için uygulanan bir cerrahi yöntemdir. Mikro-TESE yöntemi mikroskop altında yapılır. Erkek kısırlığı tedavisinde üreme kanallarında tıkanıklık olmayan azospermi vakaları için uygulanan bu yeni yöntem, çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere yeni bir kapı açıyor. Mikro-TESE ayakta tedavisi mümkün olan lokal ya da genel anesteziyle mikroskop altında yapılan cerrahi
bir işlemdir. Bu hastalardan mikro cerrahiyle sperm elde ediliyor. Bu yöntemle elde edilen spermler, eşlerinden alınan yumurtalara enjekte edilerek (mikroenjeksiyon) bu çiftlerin sağlıklı çocuk sahibi olabilmeleri sağlanıyor. Üreme kanallarında tıkanıklık olmayanların, klasik testis biyopsisi (TESE) işlemiyle yaklaşık olarak yüzde 20’sinden sperm elde edilirken mikro- TESE işlemiyle yüzde 45’inden sperm elde ediliyor. Bu İşlem, vakanın zorluğuna göre 1-4 saat içerisinde gerçekleşiyor. Lokal anesteziyle işlem olduysa kısa bir süre sonra, genel anestezi altında yapıldıysa 1-2 saat sonra hasta ayağa kalkabilir ve birkaç gün içerisinde de normal günlük yaşantısına döner.