AZERBAYCAN ATABEYLERİ
Azerbaycan Atabeyleri veya İldenizliler, Irak Selçuklu Sultanlığı’nın tam çöküş içinde bulunduğu ve bağımsız eyalet kuvvetlerinin gelişmesini önlemeye muktedir olamadığı onikinci yüzyılın ikinci yarısında Azerbaycan’ın büyük kısmı ile Errân ve kuzey Cibâl’ı kapsayan kuzey-batı İran’ı idare eden bir atabey hanedam idiler.
Bu hanedanın ilk atabeyi Şems ed-Dîn İldeniz (1137-1175) Selçuklu vezirlerinden Kemal Sumeyremî’nin yamnda yetişmiş ve sonra kendisini Erran valisi tayin eden Sultan Mes’ud b. Muhammed’in hizmetine girmişti. Ayrıca Sultan Mes’ud’un onu Sultan II. Tuğrul’un dul kalan eşi Mü’mine Hatun ile evlendirdiğini görmüştük. Bu evlilik ile yıldızı daha da parlayan İldeniz, üvey oğlu Arslan-şah’ı 1161’de Irak Selçuklu tahtına oturtmaya muvaffak oldu. Arslanşah’ın sultanlığı müddetince (1161-1175/76) tahtın arkasındaki hakiki kuvvet ve kudret İldenizlilerin elinde idi. İldeniz’in Mü’mine Hatun’dan Nusret ed-Dîn Muhammed Cihan Pehlivan ve Muzaffer ed-Dîn Kızıl Arslan Osman adlarında iki oğlu olmuş idi.
İldeniz, oğlu Pehlivan’ijRey hakimi İnanç-Sungur’un kızı İnanç Hatun ile evlendirdi. İldeniz’in ölümünden sonra Atabeyliğin başına Pehlivan geçti. Atabey Pehlivan’ın İnanç Hatun’dan Kutluğ İnanç ve Emir E miran Ömer adlarında iki oğlu vardı. Onun başka bir Türk kadım Zahide Hatun’dan Ebû Bekr, bir cariyeden de Özbek adında bir oğlu olmuştu. Atabey Pehlivan ölümünden önce (1186), dört oğlunu ülkenin bir bölgesine tayin ve amcaları Kızıl Arslan Osman’a itaat etmelerini vasiyet etmişti. O karısı İnanç Hatun’a düşkün olup, adı geçen hatunun nüfuzu altında idi. Böylece Azerbaycan Atabeyliği’nin basma Kızıl Arslan Osman geçti. Fakat onun Atabeyliğin başına geçmesi hem Irak Selçuklu Sultam III. Tuğrul’u ve hem de İnanç Hatun’u memnun etmemişti. Kızıl Arslan kendi yamnda büyüyen Ebû Bekr’i oğlu kadar seviyor ve tutuyordu. Onun bu tercihi özellikle kendi oğullarının ikinci planda kalması sebebiyle İnanç Hatun tarafından hoş karşılanmamıştı. Sultan III. Tuğrul ise artık atabeylerin gölgesinde yaşamak istemiyordu.
İnanç Hatun da bu merhalede onu destekliyordu. Nitekim bir süre sonra harekete geçti, kocası Pehlivan’ın kumandanlarından Ay-Aba ve Rus’u yanına çağırdı. Daha sonra İnanç Hatun, oğulları ve kumandanlarla birlikte, Hemedan’dan Rey şehrine gittiler, fakat bir başarı elde edemediler (1187). Öte taraftan Sultan III. Tuğrul ve Kızıl Arslan da üstünlük mücadelesine girişmişlerdi. Kızıl Arslan bu şırada yeğeni Kutluğ İnanç ile birleşti, İnanç Hatun ile de Hemedan’da evlenerek Irak emirlerini kendisine bağlamayı ve hiç olmazsa bir cephede rahatlamayı ümid ediyordu. Ancak Kızıl Arslan’in bu mutlu günleri uzun sürmedi. Kısa bir süre sonra kendisine iltifat etmediği için ondan nefret eden İnanç Hatun ve Irak emirleri birleşerek Kızıl Arslan’ı sarhoş bir halde uyurken öldürdüler (1191).
Ebû Bela Kızıl Arslan’ın öldürüldüğünü öğrendiği zaman Azerbaycan’a yöneldi ve Nahcivan’a ulaştı. O, Atabey Pehlivan’ın zevcesi Zahide Hatun’un elinde terbiye görmüş ve Zahide Hatun, Ebû Bekr’i kendi oğlu yerine saymıştı. Ebû Bekr geldiğini Hatun’a haber verdi. Zahide Hatun da Ebû Bekr’i Nahcivan’a aldı, şehrin beyini huzuruna çağırarak, “işte şehrin ve ülkenin sultam budur” dedi. Ebû Bekr daha sonra bu hatunun (Jesteği ile Azerbaycan Atabeyi oldu. Bir keresinde Gürcüler Ebû Bekr’i Nahcivan şehrinde sıkıştırdılarsa da Zahide Hatun bir miktar mal vererek onlarla anlaşma yaptı ve böylece şehri Gürcülerin elinden kurtardı.
Öte taraftan İnanç Hatun, Tuğrul’a haber göndererek, onunla evlenmek istediğini ve bu gerçekleşirse yamnda bulunan hazineleri ile kendisini destekleyeceğini bildirdi. Sultan Tuğrul bu isteği kabul ederek İzz ed-Dîn Ferec Hadim adındaki bir adamım hatunun yanına gönderdi. Nihayet İnanç Hatun ile Sultan Tuğrul Hemedan’da nikahlandı (Eylül 1192). Fakat bu evlilik kısa sürmüş ve İnanç Hatun ölmüştü. Onun eceliyle öldüğü veya Sultan Tuğrul tarafından boğdurulduğu rivayet edilmiştir.
Azerbaycan Atabeylerinin sonuncusu Özbek (1210-1225) idi. Özbek son Selçuklu sultam III. Tuğrul’un kızı Melike Hatun ile evlenmişti. Melike Hatun da bu hanedanın siyasî tarihinde rol oynayan kadınlardan biridir. Moğolların Tebriz surları önünde görünmesi ile Özbek ailesini Hoy şehrine göndermişti.
Daha sonra Celâl ed-Dîn Harezmşah Tebriz üzerine yürüdü. Ancak Atabey Özbek şehri terketmiş ve bu defa eşi Melike Hatun’u şehirde bırakmıştı. Melike Hatun şehrin ileri gelenlerini toplayarak teslim olmalarım teklif ve onlar da bunu kabul etmişlerdi. Neticede Celâl ed-Dîn Harezmşah Melike Hatun ve Atabey’in adamlarının Hoy’a gitmeleri şartı ile, Tebriz’i teslim aldı (25 Temmuz 1225).
Ayrıca Melike Hatun Hoy şehrinin ikta olarak kendisinde kalmasını garanti etmişti. Bir süre sonra Melike Hatun, Tebriz’e elçi olarak gönderdiği kadınlar vasıtasıyla, Sultan Celâl ed-Dîn ile evlenmek istediğini bildirdi. Dedikodulara sebep olan bir boşanmadan sonra Atabey Özbek’ten ayrılan Melike Hatun Sultan Celâl ed-Dîn ile evlendi. Fakat bu evlilik de yürümemiş, Melike Hatun Eyyubilerden Melik Eşrefe başvurarak Ahlat’a gitmişti.