Büyük Selçuklu Devletinde Sosyal Durum
Selçuklu saraylarında hatunların küÂçük çocukları, cariyeler ve hizmetkârları üe birlikte yaÅŸadıkları “harem” denilen bir kısım mevcuttu. Hatunların bazen Sultan’dan ayrı olarak baÅŸka ÅŸehirlerde yaÅŸadıkları da olurdu. Sultanlar sefere çıkarlarken, umumiyetle hatunlardan biri kendisine refakat ederdi. Nitekim Altuncan Hatun birçok eserlerde TuÄŸrul Bey’in yanında idi. daha önce de zikretÂtiÄŸimiz üzere Selçuklu askerlerine kuÂmanda dahi ederek TuÄŸrul Bey’in yardi: mına koÅŸmuÅŸtu. Sultan Alp Arslan MıÂsır’ın fethi için davet aldığı ve bu hîâk satla tertiplediÄŸi sefer sırasında hatunu da yamnda idi. Alp Arslan’m Halep önünde MirdasoÄŸlu Mahmud’a davranıÂşı sebebiyle hatunun zikri geçtiÄŸi gibi, daha sonra Bizans Seferiyye ordusunun harekatı haber alındığı zaman Malazgirt savaşı öncesi, Sultan Hatun’u ve Nizam ül-Mülk’ü hazineler ile Tebriz (Hemedan)’e göndermiÅŸti. Sultan Sencer 1141 ‘de Katvan sahrasında Karahıtaylar’a maÄŸlup olduÄŸu zaman eÅŸi Terken Hatun da beraberinde idi ve savaÅŸ sırasında esir düşmüştü. Terken Hatun bir yıl sonra 500.000 dinar kurtuluÅŸ akçası karÂşılığında serbest bırakılmıştı.
Bazı hatunların sultanlar üzerinde alıÂşılmamış ÅŸekilde tesir ve nüfuzu vardı. Altuncan Hatun, TuÄŸrul Bey’in iÅŸlerini emniyet ettiÄŸi akıllı bir kadındı. Alp Arslan’m hatunu da, sultan üzerinde etÂkili idi. Halep hükümdarı MirdasoÄŸlu I Mahmud Sultan’ın huzuruna gelip itaat etmekte geç kalmış, fakat sonradan bu vazifeyi yerine getirerek Sultan’dan aman almıştı (1071). Fakat bjr içki mecÂlisinde sarhoÅŸ olan Sultan, Mahmud’u öldürtmek istedi ve onun bu arzusuna Vezir Nizam ül-Mülk dahil hiç kimse enÂgel olamadı. Çaresiz kalan Nizam ül-Mülk, Hatun’a giderek durumu anlatÂmış ve yardım istemiÅŸti. Neticede HaÂtun Sultan’m yatmasım saÄŸlayarak Mahmud’un öldürülmesini önlemiÅŸ, erÂtesi sabah da Alp Arslan’ı bir hareketiyÂle kızdırmış, ancak vezir Nizam ül-Mülk ve Hatun’a verdiÄŸi paralar sayesinde ölümden kurtulabilmiÅŸti. Terken HaÂtun’un saraydaki ve Sultan MelikÅŸah üzerindeki nüfuzundan daha önce bahÂsetmiÅŸtik. Sultan Mes’ud b. Muhammed (1134-1152)’in eÅŸi Berkyaruk’un kızı Zübeyde Hatun idi. Bu hatun, Sultan üzeÂrinde çok nüfuz sahibi idi. Bundan dolaÂyı bazı kumandanlar söz geliÅŸi, Atabey Kara-Sungur onunla iyi geçinmeyi ve kalbini kazanmayı gerekli görerek hediÂyeler götürmüştü.
. Bazı hatunların kendi divanları, vezirÂleri, askerleri ve gelirleri vardı. Bu da onların ufak çapta bir teÅŸkilata sahip olÂduklarım gösteriyor. Sultan MelikÅŸah’m aÅŸ i Terken Hatun’un emrinde onikibin Türk süvari vardı. Tac ül-Mülk Ebu’l-Ganâim de veziri idi. Sultan MuhamÂmed Tapar’ın eÅŸi Gevher Hatun’un bir ^livanı vardı ve Isfahan yakınındaki Sümey-rem kasabası bu divana aitti. Bu ha-tÅŸunun veziri, önce Emir Amid isminde Wr ÅŸahıstı, sonra Kemal ül-Mülk Sümey-femî olmuÅŸtu. Gevher Hatun, Azerbay Meliki Ä°smaü b. Yakutî’nin kızı olduÄŸundan, babasının askerlerinin ve onların geçimleri ile ilgili hususların idaresinin kendisine verilmesini istemiÅŸ, SulÂtan da bir ferman ile bu isteÄŸi yerine geÂtirmiÅŸti. Bundan sonra Azerbaycan emirleri rütbe elde etmek maksadıyla hatunun kapısına koÅŸtular ve ona hediÂyeler götürdüler. Öne Terken Hatun’un emrinde çalışan, sonra Gevher Hatun’Âun malî iÅŸlerine bakan (müstevfî) Ebû Tahir Hatunî hem edib, hem tarihçi hem de ÅŸair idi. Nitekim bu ÅŸahıs Terken HaÂtun’un hizmetinde bulunduÄŸu için HatuÂnî lakabıyla şöhret kazanmıştı. Sultan Sencer’in annesinin kendi memlûkleri vardı.
Sultanların eÅŸlerinin ÅŸahsî iktalanmn olması alışılagelmiÅŸ bir durumdu. SelÂçuklu sultanları ile evlenen Selçuklu aiÂlesinden veya dışarıdan gelin gelen haÂtunlara sultanların iktalar bağışladığı hususunda da örnekler vardır. SözgeliÅŸi, TuÄŸrul Bey Halife’nin kızı Seyyide ile evlendiÄŸi zaman, ona vefat eden Atuncan Hatun’un Irak’taki emlâkiyle Ba’kuba’yı ikta olarak tayin etmiÅŸti. Sultan Alp Arslan 1067’de kardeÅŸi Kavurd’un ilk isyanım bastırmış ve Kirman’ın idaÂresini tekrar ona vermiÅŸti. Ancak Kavurd çok sayıda kızı bulunduÄŸunu bunÂlara çehiz vermesi gerektiÄŸini Sultan’a bildirdi. Sultan Alp Arslan bu isteÄŸi kaÂbul ederek kızlardan her birine elbiseler ve para vermiÅŸ, iktalar tayin etmiÅŸti. YiÂne Sultan Alp Arslan’m Ãœmmü Rıfçak adlı hatununa ikta olarak NiÅŸabûr verilÂmiÅŸti.
Vezir Nizam ül-Mülk, Alp Arslan devÂrinde hatunun Sultan üzerindeki nüfuÂzundan yararlanmış, ancak MelikÅŸah’ın eÅŸi Terken Hatun’un devlet iÅŸlerine kaÂrışmasının tehlikeli bir durum aldığım gördükten sonra eseri Siyasetnâme’de hatunların devlet iÅŸlerine karışmasının yaratacağı tehlikeleri belirtmeye çalışÂmıştır.
Selçuklu devrinde düğünler eski Türk âdetlerine göre yapılırdı. Gelinlik kızın annesine “südlük” denilen süt emzirme hakkı verilirdi. Halife Muktedî ile Mehmelek’in evlenmesi sırasmda Terken Hatun bu âdet gereÄŸince 50 bin dinar süt hakkı ve 100 bin dinar mihr istemiÅŸÂti. Düğün sırasında, bugün dahi varlığıÂnı koruyan “saçı” denilen para ve müÂcevher saçılması âdetti. Sultan TuÄŸrul’Âun Halife’nin kızı ile yapılan nikahından sonra taht önünde ve saltanat çadırı kaÂpısında bu âdet yerine getirilmiÅŸti. SulÂtan Alp Arslan da kızının halifelik veliÂahdı Udetü’d-Dîn ile evlenme merasiÂminde inciler saçmıştı. Evlenecek kızın çehiz hazırlaması, düğünden önce çehiz gönderilmesi, evin en seçkin odasımn geline ayrılması ve bu odamn süslenmeÂsi âdetleri bugün dahi varlığını koruÂmaktadır.
Matem merasimleri esnasında kadınÂların ve cariyelerin saçlarım yolmaları, baÅŸlarım açıp toprak serpmeleri ve topÂraÄŸa oturmaları adetti. Bu matem meraÂsimi yedi gün sürüyordu.
Kadınların o devirde çalgı çalarak ve ÅŸarkı söyleyerek hayatlarını kazandıklaÂrına dair birçok misaller vardır. Bir rivayete göre Sultan MelikÅŸah güzel bir ÅŸar-Ciya meyi edip onunla yaÅŸamak isteÂmiÅŸ, fakat bu ÅŸarkıcının itirazı karşısınÂda onunla evlenmek zorunda kalmıştı. Sultanların boÅŸadıklan veya dul kalan eÅŸleri ile cariyeleri de devlet adamları ile evlendiriliyordu. Sultan Alp Arslan’ın IV. Magrat’ın kızı Nizam ül-Mülk ile evÂlendirdiÄŸini zikretmiÅŸtik. Sultan Muhammed Tapar öldükten sonra dul kaÂlan eÅŸi Irak valisi Mengübars ile evlendiÂrildi. Sultan Mes’ud’un Türk cariyeleÂrinden biri ise Vezir Müeyyed ed-Dm el-Merzubân ile evli idi. Bu kadın eski veÂzir ül-Mülk el-Bürûcirdî’ye iÅŸkence ettikten sonra öldürülmüştü.
Selçuklular devrinde kadıh-erkek giyiÂminde, ufak farklar dışında, fazla bir deÂÄŸiÅŸiklik yoktu. Kadınlar geniÅŸ parlak bir ÅŸalvar giymekte, omuzlarında çapraz olarak asılmış bir küçük çanta taşımakÂtadırlar. Kadınların giyimde kırmızı ve yeÅŸil rengi tercih ettikleri, gerdanlık, biÂlezik, küpe, yüzük gibi süs eÅŸyaları kulÂlandıkları güzelleÅŸmek için bazı makyaj (sözgeliÅŸi yüzdeki kılları aldırmak, baÅŸa ve efe kma sürmek gibi) yaptıkları, koku olarak en çok misk sürdükleri anlaşılıÂyor. Türk kadınlarının saçları uzun ve örgülü idi. BaÅŸlarında umumiyetli bir inÂcili tac (diadem) bulunmaktaydı.
Selçuklular zamanında medreselerde kız (kadın) öğrenci ve öğretmenler de vardı. Nitekim Sultan Alp Arslan ve MelikÅŸah devrinde Hurre Mubâreke (Öİ1097) adında bir kadın sufî de görülÂmektedir. Yine MelikÅŸah devrinde ise BaÄŸdat’ta “katibe” ismiyle meÅŸhur Fa-tıma bint Ali’l-Müeddeb hattat olarak dikkati çekmektedir.