Cahîlîye Araplarında Kadın
İslâm’dan önceki Araplar arasında, çöldeki bedevi hayatta, kadının namus ve şahsiyetine gösterilen saygı nisbeten daha fazla idiyse de şehirlerde özellikle fakir ve orta tabaka arasında kadının durumu feci denecek bir haydeydi.
Bir adamın erkek çocuğu doğarsa sevinir ve şenlik yapardı. Kızı doğarsa utanır, büyük bir suç işlemiş gibi, günlerce kimseye görünmemeye çalışır ve herkesten kaçardı. Onların bu tutumu, Kur’ân’da ayıplanır ve şöyle denir:
“Onlardan birine bir kızı doğduğu müjdelense, bunu yüz karası kabul eder, öfkelenir ve bundan dolayı halktan gizlenir. Bu yüz karasına katlanayım da onu sağ tutayım mı, yoksa diri diri toprağa gömeyim mi diye düşünür. Görüyorsunuz ya ne kadar çirkin bir düşüncedir!..” (37).
Bazen doğumu yaklaşan hamile kadın, önceden bir çukur hazırlar, eğer çocuk kız doğarsa, bebeği çukura atar, hemen üstünü kapatırdı. Araplar öldürmek istedikleri kız çocuklarım ya doğar doğmaz öldürürler veya bu işi çocuk altı yaşına gelmeden münasip bir şekilde yaparlardı. Genellikle uzaktaki akrabalarına götüreceklerini söyleyerek güzelce giydirirler, sonra da çölde bir çukura atar, üstünü kapatırlardı. Bunu, onlar yüzünden yoksulluk çekeceklerine, veya kabileler arasındaki savaşlar sırasında düşman eline düşüp aile namusuna leke getireceklerine inandıkları için yaparlardı. “Geçim korkusuyla evlatlarınızı öldürmeyiniz” âyeti (38) bunu yasaklamak için gelmişti. Ayrıca hangi sebep ve gerekçeyle olursa olsun öldürülen o günahsız yavruların bir gün mutlaka hesabının sorulacağı Kur’ân’da kesin bir dille (39) açıklanmıştı.
Cahiliyye Araplarmda erkekler hiçbir sınır tanımaksızın, istedikleri kadar kadınla evlenebilirlerdi.
Yalnızca anaları, kız kardeşleri, hala ve teyzeleriyle bir de kendi kızlarıyla evlenemezlerdi. Kendi üvey analarıyla evlendikleri gibi bazen iki veya üç kız kardeşi birlikte nikâh altında tuttukları da olurdu. Ölen babamn bütün malıyla birlikte karıları ve cariyeleri de erkek evlada kalırdı. Kadınların babalarından veya kocalarından miras hakları yoktu. Miras yalnızca eli silâh tutan erkek evlatların hakkıydı (40).