Gebelikte Beslenme
1 – Bol bol süt için
Çoğu anne adayı, bebeğin kalsiyum ihtiyacının aslında anne karnında başladığını bilir. Anne karnında yavaş yavaş büyüyen bebeğin, güçlü ve sağlam kemiklerle dünyaya gelmesi ve sağlam dişlerinin olabilmesi yeterince kalsiyum alımına bağlıdır.Ancak kalsiyumun faydaları sadece bunlarla sınırlı değildir. Bebeğin sağlıklı sinir sistemi, kalp ve kas yapısı için de kalsiyum çok gereklidir.Tıpkı kendimiz gibi, gelişimini hızla sürdüren bebeğinizin kalp atım ritminin normal olması ayrıca kan pıhtılaşma sisteminin düzgün biçimde gelişmesi de kalsiyum alımına bağlıdır.Araştırmalar, gebelik esnasında saatte on üç miligram veya başka bir deyişle günde 250-300 miligram kalsiyumun plasentadan geçerek bebeğe gittiğini kanıtlıyor.
Bu verilere göre, bebeğinizin doğduğu anda vücudunda 25 bin miligram kalsiyum bunuyor. Bu miktar dünyaya yeni gelen bebeğinizin sağlıklı kemik, diş, kalp ve sinir sistemi için iyi bir başlangıç kabul ediliyor.
Ancak anne adaylarının bilmesi gereken en önemli nokta; bebeğin, vücudunda bulunan bu kalsiyumun tek kaynağının anne olduğu. Siz hamilelik döneminde yeterli kalsiyum almazsanız bile bebeğiniz kendi gelişimi için ihtiyaç duyduğu kalsiyumu büyük oranda sizden alacaktır.Vücudunuzda ve kemiklerinizde bulunan kalsiyum bebeğe aktarıldığından, kendi sağlığınız risk altına girecektir. Bu durumda ortaya çıkan kalsiyum açığınız anne olduktan sonraki dönemlerde çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaşmanız demektir.
Kalsiyum nedir?
Kalsiyum kemiklerin ana yapısında bulunan ve güçlü kalmasını sağlayan bir mineral.Ancak kalsiyumun yararı sadece kemikleri güçlendirmek değil.Kalbin düzenli atması, kan pıhtılaşma sisteminizin düzenli işlemesi, sinirlerin sağlıklı çalışması ve kasların düzgün fonksiyon girmesi de kalsiyumla sağlanıyor.
Kalsiyum vücutta nerede bulunur?
Vücuttaki kalsiyumun %99 u kemik ve dişlerde bulunuyor.Geriye kalan % 1 i kan ve yumuşak dokularda bulunuyor.Ancak yüzde 1 gibi az görünen bu oran son derece hayati bir önem taşıyor. Yukarıda sayılan sağlık fonksiyonları bu küçük oran sayesinde sağlanıyor.
Kanda bulunan kalsiyumu nasıl sağlarız?
Kanda dolaşan kalsiyum yiyeceklerden ve kemikten sağlanıyor.Eğer kandaki kalsiyum miktarı azalırsa, kemiklerde bulunan kalsiyum kana karışarak dolaşıma geçer.Besinlerle yeterli kalsiyum sağlayamadığında kemiklerdeki kalsiyum azalır.Bu durum, uzun vadede kemiklerde zayıflama ve güçsüzlüğe yol açar.
Osteoporoz yani kemik erimesinin nedeni kalsiyum eksikliği midir? Kemikler statik ve ölü dokular değildir.Bu görevleri yerine getirebilmek için sürekli değişim halinde olan dinamik ve canlı dokulardır.Eğer besinler yoluyla yeterli kalsiyum alınmazsa kemiklerde yıkım hızlanır ve vücut gerek duyduğu kalsiyumu kemiklerden sağlar.Bu durum devam ettiğinde kalsiyum eksikliğine bağlı olarak kemikler zayıflar ve kırılgan hale gelir.Bu durum osteoporoz olarak adlandırılır.İlerleyen yaşlarda özellikle menapoz sonrası kemiklerde eğrilme ve kırılma olarak kendini gösterir.
Kalsiyumun başka yararları da var Kalsiyum çok önemli bir mineral. Araştırmalar kalsiyumun bilinenlerin yanı sıra farklı yararlarını da ortaya çıkarıyor. 2000 yılının Kasım ayı Amerikan Epidemiyoloji dergisinde yayınlanan ve Kuzey Carolina Üniversitesi’nden Dr.Hertz-Picciotto tarafından yapılan bir araştırmada, hamilelikleri sırasında yeteri kadar kalsiyum almayan kadınların kanlarında bebeğe zarar verebilecek bazı maddelerin yükseldiğini ortaya koyuyor.Bu zararlı maddelerden en önemlisi; kurşun.
Araştırmada kanında kalsiyum düzeyi düşük olan kadınlarda kurşun seviyelerinin yükseldiği gözlemlenmiş.Bu durum özellikle hamileliğin ikinci yarısında daha belirgin hale geliyor.Vücuttaki kurşunun % 95’i kemiklerde bulunuyor.Uzmanlar kanda kurşun yüksekliğinin, annenin ileriki dönemlerde kemik erimesi sorunuyla karşılaşabileceğinin belirtisi olacağını ileri sürüyorlar.Ayrıca anne, bu nedenle kalp, dolaşım ve sinir sisteminde sorunlarla yaşayabiliyor.
Kanada’da 1996 yılında yapılan ve 1966-1994 yılları arasında konu ile ilgili yapılmış tüm bilimsel çalışmaların sonuçlarını bir arada değerlendiren başka bir araştırma, yeterli kalsiyum alan anne adaylarının hamilelik sırasında görülen preeklampsi (gebeliğe bağlı yüksek tansiyon) riskini azalttığını ortaya koyuyor.
Kalsiyumun doğumun daha rahat geçmesini sağladığını ileri süren bazı uzmanlar, gözlemlerine dayanarak hamileliğin son dönemlerinde kalsiyum alımının doğum sancılarının daha az hissedilmesini sağladığını düşünüyorlar.
Eğer kanda kalsiyum düzeyiniz düşükse, doğum sonrası kanama riskinizin artabileceğini bilmelisiniz.
Günlük almanız gereken kalsiyum Uzmanlar, yetişkin bir insanın günde bin miligram kalsiyum alması gerektiğini belirtiyorlar.Yaş ilerledikçe kalsiyuma olan ihtiyaç artıyor.50 yaşın üstündekilerde bu miktar bin 2000 miligrama çıkıyor.Hamilelik döneminde bu gereksinim, normalden 500-1000 miligram daha fazla.Anne adaylarının günde 1500-2000 miligram kalsiyum alması gerekiyor. Ülkemizde sık aralıklarla doğum yapılması gerçeğinden yola çıkarak, bu durumdaki anne adayların ileride kemik erime riskiyle karşılaşmaması için daha fazla kalsiyum alınmasının gerektiği belirtiyorlar.Sık aralıklarla hamile kalınması sadece kalsiyum açısından değil, vücudun kendini toparlaması açısından da sakıncalı bir durum.Hamilelik sırasında meydana gelen değişikliklerin normale dönmesi ve annenin tam olarak sağlıklı bir duruma gelmesi için iki hamilelik arasında en az 2 yıl olması gerekiyor.Ancak 2 yıldan önce yaşanan hamilelik sırasında annenin fazladan kalsiyuma ihtiyacı yok.
Uzmanlar, ikiz bebeği olacak annelerin alacağı kalsiyum miktarının iki katına çıkarılmasının gerekmediğini belirtiyorlar.
Hamilelikte gerek duyulan miktarın düzenli olarak alınması, dengeli ve sağlıklı bir beslenme, genelde sorun yaşanmasını engelliyor.
Yeterli kalsiyum nasıl alınır?
Uzmanlar kalsiyum için gerekli kalsiyumu besinlerden sağladığımızı belirtiyorlar. Süt ve süt ürünleri (peynir,yoğurt gibi) dışında çeşitli sebzelerden de yararlanabiliyoruz.Toplum olarak şanslı bir coğrafyada yaşıyoruz.Dört mevsim, sebzeler soframızda yerini alabiliyor.Ayrıca süt ürünleri yada başka bir deyişle yoğurt ve peynir beslenmemizin temel unsurlarından.Bir de süt ile yapılan tatlıları düşününce, kalsiyum açısından oldukça zengin seçeneklerimiz olduğu söylenebilir.
Araştırmalar, kalsiyum düzeylerinin toplumları beslenme alışkanlıkları ile yakından ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.Özellikle kırmızı etin, karbonatlı içeceklerin sık alındığı gelişmiş toplumlarda kalsiyum eksikliği önemli bir sorun.
Çünkü kırmızı et ve karbonatlı içeceklerde bulunan yüksek orandaki fosfor, kalsiyumun, sindirim sisteminden emilimini engelleyici bir etki yaratıyor…Benzer şekilde yağlar içinde bulunan çinko da diyet ile alınan kalsiyumun etkili bir şekilde kullanılmasını engelliyor.İşlenmiş besinlerin içinde bulunan bazı kimyasal maddelerde yine kalsiyum emilimi üzerinde etkili olabiliyor.
Özellikle fast food tarzı yüksek yağ ve kırmızı et içeren bir beslenme alışkanlığının yanı sıra kolalı içeceklerde fazla miktarda tüketildiğinde yeterli kalsiyum alınsa bile vücut bu kalsiyumu kullanamıyor.
Şanslı bir coğrafyada yaşasak bile tüm dünyada yaşanan globalleşme toplumumuzun beslenme alışkanlıklarını değiştiriyor.Katkı maddeleri, kolalı, yağlı yiyecekler soframızda daha fazla yer alıyor.Yalnızca kalsiyum açısından değil, dengeli ve sağlıklı bir beslenme için soframızda yer alacak yiyecekleri seçerken daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor.Uzmanlar, günde 2 ya da 3 bardak süt içilmediği zaman yeterli miktarda kalsiyum alınmadığından bahsediyor.Hamilelik sırasında süt ürünlerine yönelmemiz tek başına yeterli sayılmıyor.Hatta doktorun verdiği vitamin haplarından alıyor olmanız da sizi bu sorumluluktan kurtarmayabilir.Çünkü bu haplar yaklaşık 300-400 miligram olması gerektiğini unutmamalısınız.Hamilelik döneminde kalsiyum açığını kapatmanız için öncelikle beslenmenize çok dikkat etmeniz, besinlerden yeterli kalsiyum almanız gerekiyor.Eğer beslenme yoluyla yeterince kalsiyum alamıyorsanız, uzman doktorunuzun önerisiyle kalsiyum hapları alabilirsiniz.
2 – Hamilelikte Vitamin Hapları Kullanımı:
Hamileliğim sırasında vitamin hapı kullanmalı mıyım? Sorusunun cevabını pek çok anne merak eder. Anne adayları, aldıkları besinlerden sağladıkları vitaminlerin karnındaki bebeğin gelişimi için yeterli olduğundan amin olamazlar. Çoğu kez vitamin hapları, pratik ve güvenilir bir çözüm olarak görünür. Oysa bilim dünyasında vitamin haplarının kullanımı her zaman tartışmalı bir konu olarak çıkıyor karşımıza.
Amerika’da Ulusal Bilimler Akademisi’nde yapılan toplantılarda tüm gebeler için rutin vitamin hapı kullanımını desteklenmesi için yeterince kanıt olmadığını ileri sürüyor. Akademi belirli vitamin ve minerallerin hapla verilmesinin her gebe için yararlı olup olmadığı konusunun daha fazla araştırılması gerektiğini düşünüyor. Bu yüzden gebeliği takip eden hekimin her gebenin diyetini dikkatle değerlendirilmesi ve ancak diyette belirlenen bir eksiklik varsa vitamin verilmesini öneriyor. Ancak bazı özel durumlarda Rutin vitamin eklenmesi gerekiyor. Vejetaryenlerde (Hayvansal gıda almayanlar) dahil olmak üzere beslenmesi riskli olanlar, karnında birden fazla bebek taşıyanlar, sigara içenler ve alkol kullananlar özel durum tablosuna giriyor.
Genel olarak sağlıklı gebelerin kendileri ve bebekleri için gerekli tüm ihtiyaçları besinlerle alabilecekleri görüşü yaygın. Ancak, bu değerlendirme yapılırken besinlerde bulunan vitamin ve minerallerden maksimum düzeyde faydalanıldığı düşüncesinden hareket ediliyor. Ne var ki, yiyecekleri saklama, hazırlama, pişirme süreçlerinde vitaminlerin değer kaybetmesi gibi değişiklikleri de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bazı araştırmacılar; “Gebe bir kadın, yemeklerin vitamin ve minerallerinin korunarak hazırlandığı bir laboratuarda yaşasa, aldığı günlük miktar kesin olarak ölçülse, hiçbir zaman telaş içinde yemek yemese yada yiyemeyecek kadar bulantısı olmasa ve gebeliğin yüksek riskli grubuna girmeyeceğinden emin olsa bu doğrudur” diyerek bu yaygın görüşe karşı çıkıyorlar. Onlara göre şartlar ne kadar ideal olsa da günlük yaşamda gebelerin vitamin ve mineral ihtiyaçlarını tamamen besinlerle karşılayabilecekleri görüşüne kuşkuyla yaklaştıklarından mutlaka vitamin haplarıyla desteklenmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Doğal vitamin depoları; besinler Bilim dünyası vitamin haplarının rutin olarak kullanılması gerektiğini tartışırken anne adaylarının dikkatli olması gereken durumlar var. Hiçbir hap ne kadar tam olursa olsun, iyi ve sağlıklı beslenmenin yerini tutamaz. Vitamin ve minerallerin çoğu besinlerle alınır. Çünkü bu beden için en etkili kullanım yoludur. Taze besinler bizim bildiğimiz ve hap içinde sentez yapılabilenler dışında, henüz keşfedilmemiş ama vücut için gerekli yapıları barındırıyor olabilir.Örneğin 30 yıl önce doğum öncesi verilen haplar, bugün sağlık için çok önemli olduğunu bildiğimiz çinko ve diğer mineralleri içermiyordu ama bunlar kepekli ekmek de her zaman vardı ve gebeler bu ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlardı. Ayrıca doğal besinler lif, su, kalori ve proteini bol miktarda içerirler ki bunların hiçbiri bir hapa sığdırılamaz.
Bir hapın içinde neler bulunur?
Doğum öncesi önerilen vitamin ve mineral karışımları için tam olarak saptanmış bir standart yoktur. Bir hekim olarak genel destekleyici bir hap yazar, bu da üstün olduğu düşünülen bir formüldür. Bir vitamin hapında bulunun değerler ortalama şunlara dikkat etmek gerekiyor;
• 4000-5000 IU (Uluslar arası birim)’ dan fazla A vitamini içermesin. 10.000 IU’dan fazlası toksit etki yapabilir.
• D vitamini miktarı 400 IU’dan fazla olmamalıdır.
• 200-300 mg kalsiyum olmalıdır.Yüksek kalsiyumlu besinler yemiyorsanız, günlük önerilen doz olan 1200 mg’a ulaşmak için ek hap içmeniz gerekebilir.Demir hapıyla birlikte 250 mg kalsiyum ve 25 mg magnezyumdan fazlasını almayın.Çünkü bu iki mineral demir emilimiyle etkileşir.Daha büyük dozları demir hapından 2 saat önce veya sonra almak gerekir.
• Günlük önerilen dozlar; C vitamini için 70 mg, tiamine için 1.5 mg, riboflavin için 1.6 mg, B& vitamini için 2.6 mg, B12 vitamini için 2.2 mg, E vitamini için 10 mg dır.Hapların çoğu bunun 2-3 katı dozlar içerir. Bu vitaminler için yüksek dozların zararı etkisi yoktur.
• Çinko için önerilen günlük doz yaklaşık 15 mg, demir için 130 mg elementeldir. Eğer kansızlığınız varsa daha fazla demir verilebilir. Çinko içeren her karışımda bakır bulunması zorunludur. Çünkü çinko bakırın emilimiyle etkileşerek bu minerale olan gereksinimi artırır. Demir içeren bir karışımda da çinko ve bakır bulunması zorunludur. Çinko ayrıca yüksek dozda kalsiyum (1200-1500 mg) alıyorsanız da gereklidir.
Fazla vitamin alımından kaçınılmalı Önemli bir nokta da fazla vitamin kullanımının vücutta olumsuz etkiler yaratmasıdır. Vitamin ve mineraller yüksek dozda alındığında vücutta ilaç etkisi yaparlar. Bu yüzden onlara da ilaç gibi yaklaşmak gerekir. Toplumumuzda ilaç kullanımının bilinçsiz olması, kulaktan dolma bilgilerle ilaç kullanma alışkanlığı vitamin kullanımında da kendini gösteriyor. Oysa tablet yada şurup biçiminde yani ilaç gibi tüketilen vitamin ve mineraller de doktorun önerisi ve kontrolü altında kullanılmalı. Örneğin A, D vitaminleri önerilen dozun üzerinde alındığında toksik etkiler yapabilir. Günlük dozun ötesinde alının her vitamin ve mineral kompleksi yararın yanında yüksek risk oluşturabilir. Günlük kullanımdan fazlasını almak tehlikelidir. Uzmanlar, gebelikte önemli olanın öncelikle dengeli ve yeterli beslenme olduğunu belirtiyorlar. Her gün düzenli olarak vitamin hapı kullanılmasının dengeli beslenmenin yerini tutmayacağını söyleyen uzmanlar, ek vitamin alınmasının olası beslenme yetersizliğine karşı bir sigorta niteliğinde olduğunu belirtiyorlar. Gebelik bulantı ve kusmalarından dolayı beslenmenin ve iştahın ciddi biçimde etkilendiği durumlarda sağlıklı bir beslenme programı uygulanamıyorsa doktor tarafından vitamin hapı kullanımı gerekli görülebilir.
Doktorunuz gebelik testlerinizin sonucuna göre de ek bir vitamin takviyesi önerebilir. Özellikle ülkemizde demir eksikliğine bağlı anemi sık rastlanan bir durum. Bu nedenle kadın doğum uzmanları gebelik takibini yaptığı anne adayına demir prepatı önermektedir.