Depresyon
Depresyon bir duygudurum bozukluğudur. Başlı başına bir hastalık olarak görülebildiği gibi alkol, uyuşturucu, uyarıcı madde kullanımı, tedavi amaçlı ilaçların kullanımı, metabolik hastalıklar, kanser gibi sorunlara ikincil olarak da gelişebilir.
Genellikle ağır tablolarla seyreden ve tamamlanmış intiharlara neden olan depresyonların doğuştan gelen genetik özellikleri bulunmaktadır ve bu depresyon türlerinde ilaç tedavisi çok titizlikle belirlenmelidir ve ilaç tedavisi önemle üzerinde durulması gereken başlıca tedavi yöntemidir. Bu tür ağır depresyonlar unipolar, bipolar, affektif bozuklukların depresif dönemlerinde gözlenen ve tedavi edilmediklerinde ciddi yaşamsal, sosyal ve ekonomik sorunlara yol açan tablolardır.
Diğer bir grup depresyon tablosunda ise klinik olarak daha hafif şiddette ve yaşamsal, çevresel olaylara ikincil olarak gözlenen depresif yakınmalar ortaya çıkar. Bu tür depresyonların genellikle genetik özelliği yoktur, öğrenilmiş çaresizlik ve nesne kayıplarının önemli bir rolü vardır. Bu nedenle bu tür depresyonlarda iyi bir ilaç tedavisinin yanında öğrenilmiş çaresizlik biçiminde ortaya çıkan bilişsel şemaları düzeltmek ve nesne kayıplarının yol açtığı algı sistemini normalleştirmek için psikoterapi önemli yer tutmaktadır. Bu durumlarda yapılacak olan psikoterapinin yöntemi hastanın yaşı, sosyo kültürel düzeyi, eğitim düzeyi gözönüne alınarak belirlenir ve destekleyici, dinamik, bilişsel, analitik yöntemlerden bir ya da birkaçı tercih edilebilir.
Bir depresyon tablosunda, şiddeti klinik olarak değişen şu gibi belirtilere rastlarız.
Anhedoni: Hiçbir şeyden keyif alamama ve zevk alamama hali.
Sosyal çevreden, iş ve aile çevresinden kaçarak içe çekilme.
Motivasyon düşüklüğü, istek azlığı ve düşük engellenme eşiği.
Libido kaybı, kilo kaybı ve iştahsızlık ya da aşırı kilo alma, aşırı iştah, düşük enerji düzeyi, kolay yorulma hali, adet düzeninde aksama, uyku bozuklukları, sabah erken uyanma, uykuya dalma güçlüğü, hiç uyuyamama yada aşırı uyuma hali.
Kabızlık, ağız kuruluğu, başağrısı, uyuşmalar, karıncalanmalar gibi fiziksel yakınmalar.
Hasta psikomotor yavaşlama halinde ya da aşırı gerginlik içinde olabilir. Kolayca ağlayabilir durumdadır, çökkündür, dikkati dağınıktır. Duygusal olarak sıkıntılı, tedirgin, üzgün, depresif ya da kendini engelleniyor hisseder durumdadır. Konuşmanın akıcılığı ve canlılığı spontanlığı azalmıştır. Genellikle tek kelimelik uzun aralıklarla, alçak sesli ve monoton şeklinde konuşur. Hastanın düşünce içeriğinde intahar düşünceleri, ölümle yoğun bir uğraş hali, yoğun bir umutsuzluk ve çaresizlik, değersizlik, suçluluk, karasızlık görülür. Düşünce içeriğinin zenginliği azalmıştır. Fiziksel şikayetlerle yoğun bir uğraş halinde olabilir. Konsantrasyon güçlüğü, hafıza bozukluğu ve değersizlik hisleri sık rastlanan şikayetlerdendir.
Depresyon tablolarında yapılacak tedaviler genellikle 2 ile 6 ay arasında süren ve yukarıda belirtildiği gibi ilaç tedavisi ile birlikte zaman zaman psikoterapinin uygulandığı tedavilerdir. Günümüzde depresyon için kullanılabilecek tıbbi tedaviler ve ilaçların sayısı çok çeşitlenmiş ve kalitesi arttırılmıştır. Kullanılacak olan ilaçların mutlaka hekim gözetiminde alınması ve gerekli olan zaman süresinin aşılmamasına dikkat edilmesi önemlidir.
Ergenlerde depresyon tablolarında erişkinlerden farklı olarak aşırı bir tedirginlik ve huzursuzluk, öfke patlamaları, sabırsızlık, çabuk bıkma ve sıkılma, dikkat dağınıklığı, impulsivite, aşırı bir hareketlilik ve dışa dönüklük hali, düşünmeden çok sayıda amaçsız girişimde bulunmak ve kurallara karşı çıkma eğilimi ön planda olabilir. Bu nedenle ergenlerin okul ve aile yaşamlarında, arkadaş ilişkilerinde ortaya çıkabilecek sorunlara karşı uyanık olunmasında fayda vardır.
Ergenlerde depresyon tedavisi uygulanırken sosyal becerileri geliştiren yöntemlerin kullanılması, aile ile ilgili manipülasyonların yapılması, oldukça yüzgüldürücü sonuçlar vermektedir.