Polikistik Böbrek
Polikistik böbrek, kalıtsal bir yapı bozukluğudur. Genellikle her iki böbrekte de kistler vardır. Polikistik böbrek hastalığında işlev gören böbrek dokusunun zamanla azalması, bunun yerini farklı boyutlarda kistlerin alması sonucunda sıklıkla böbrek yetmezliği ve üremi (kanda üre miktannın artması) ortaya çıkar.
Sıklıkla aynı ailenin bireylerinde görülürse de, cinsiyet aynmı yoktur. Aynca polikistik karaciğer ve beyin anevrizması (beyin damarlarında anormal genişlemeler) gibi başka bozukluklarla birlikte görülebilir.
BELİRTİLERİ
Erişkinde görülen polikistik böbrekte yaşamın ilk yıllarında lezyonlar hafiftir. Belirtisiz dönem yıllar sürebilir, hastalık belirtileri 60-70 yaşlarında ortaya çıkabilir.
Bazen klinik tablo daha açıktır. Hasta, kistler nedeniyle büyüyen böbreğin çevredeki organlara yaptığı baskıya bağlı kunt bel ağrılarından yakınabilir. Ağrılar şiddetli olabilir ve böbrek taşı sancısına benzeyebilir; ardından idrarla küçük bir taş ya da kum atılabilir. Bazı olgularda böbrek hastalığının ilk belirtisi idrarla çok fazla kan gelmesidir (he-matüri). Bundan başka halsizlik, kansızlığa bağlı solukluk, tansiyon yüksekliği, idrar miktarında artma (poliüri), daha sonra kanda azot ve üre miktarının artmasına ilişkin belirti ve bulgular ortaya çıkar.
Bu aşamada elle muayenede böbreklerin önemli ölçüde büyüdüğü, yüzeylerinin şiş olduğu ve kalsiyum tuzlarının birikmesine bağlı olarak sertleştiği saptanır.
İNCELEMELER
Tansiyon genellikle yüksektir. İdrarda orta düzeyde protein bulunur. Aynı zamanda, mikroskopla belirlenen hematü-ri ya da nöbetler halinde gözle fark edilen hematüri de görülür. Kanamalar hastalığa eklenen taşlara bağlıdır. Piye-lonefrit (böbreklerde enfeksiyon) varsa, idrarda irin ve bakteri bulunur.
Kanın laboratuvarda incelenmesi ilerleyen kronik böbrek yetmezliği belirtileri olduğunu gösterir.
TANI
Günümüzde kontrast madde verilerek yapılan bilgisayarlı tomografi ve ultra-sonografi ile kesin tam konması mümkündür.
Böbreğin dış bölümünde ve iç bölümünde farklı boyutlarda çok sayıda kiste rastlanır. Karaciğerin safra yollarında da kist sıklığının fazla olması (olguların yaklaşık yüzde 50’sinde) polikistik böbrek tanısını doğrular.
KOMPLİKASYONLAR
Herhangi bir komplikasyon gelişmedikçe pek çok olguda tanı koymak rastlantıya bağlıdır. Belirti görülmeyen olgularda başka bir nedenle yapılan incelemeler sırasında hastalık ortaya çıkarılabilir.
• Hematüri (idrarla kan gelmesi) -Gözle (makro) ya da mikroskopla (mik-ro) görülen hematüri polikistik böbreğin sık rastlanan bir komplikasyonudur; sürekli ya da aralıklı olabilir. Makrohe-matürinin sık görülen bir nedeni kistin yırtılmasıdır. Yırtılan kistten sızan kan karın zarının arkasındaki boşluğa da birikebilir.
Kesin yatak istirahati ve sıvı verilmesiyle idrar birkaç gün içinde normale döner. Böbreğin cerrahi girişimle çıkartılması (nefrektomi) son çare olarak başvurulması gereken bir işlemdir.
Basit kistler
Böbrekte sık rastlanan bozukluklardandır. Yapılan otopsiler, 50 yaşını geçenlerin yüzde 50’sinde bir ya da birden fazla kist olduğunu ortaya koymuştur; bunlar böbrek işlevlerinde bozulmaya yol açmaz.
Basit kistler böbreklerin birinde ya da her ikisinde tek ya da çok sayıda olabilir. Boyutları çoğunlukla 3-4 cm’yi aşmaz; ender olarak çok büyüyebilirler.
Basit kistlerin önemli bir bölümü çeşitli nedenlerle uygulanan karın ultrasonografisi sırasında saptanır. Basit kistlerin büyük çoğunluğunda belirti görülmez, ender olarak hematüri (idrarla kan gelmesi) vardır. En sık karşılaşılan sorun, basit kistlerle tümörlerin ayırt edilmesidir. Böbrek kistinin tümörle birlikte bulunma olasılığı son derece düşüktür (binde 2′den az).
Basit kistlerde böbreğin boşaltım yollan sıkışmıyorsa ve kistte enfeksiyon yoksa tedavi gerekli ğildir.
• Böbrek taşları – Polikistik böbreği olan hastalarda ürik asit, fosfat ya da kalsiyum oksalat türü böbrek taşlarına rastlanır.
Taşların polikistik böbrekteki oluşumları değişiktir. 24 saatlik idrardaki kalsiüri ya da ürikozüri (idrarla atılan kalsiyum ve ürik asit miktarı) uygun beslenme ve ilaçlarla düzeltilebilir.
• Ağrı – Kalçaya ve karnın üst bölümüne yayılan ağrı sık görülen bir kompli-kasyondur; bazen polikistik böbrek hastalığının ilk belirtisi de olabilir. Sıklıkla kistin yırtılmasına, böbrek kapsülünün gerilmesine ve yalandaki organların sıkıştırılmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Kanama, enfeksiyon ve taş gibi öteki komplikasyonlara da bağlı olabilir. Şiddetli olduğunda hasta aşırı miktarda ağrı kesici (bazen uyuşturucu) almak zorunda kalır.
• Kanser – Böbrek kanseri görece ender görülürse de, çok sayıda kist varken tam koyabilmek zordur. Bilgisayarlı tomografi ya da magnetik rezonans kötü huylu oluşumları incelemek için en iyi yöntemlerdir.
Bilgisayarlı tomografi ve magnetik rezonans, kuşkulu bir kütleyi ortaya koymuşsa arteriyografi (atardamarın kontrast madde verilerek görüntülenmesi) yapılarak bu kütlede yeni damarlan-ma olup olmadığı anlaşılabilir.
• Böbrek yetmezliği – Polikistik böbrek hastalarının yaklaşık yansında böbrek yetmezliği gelişir.
İlerlemiş böbrek yetmezliğinde uygulanan standart tedaviler hemodiyaliz (kan diyalizi), periton diyalizi (kann zarı diyalizi) ve böbrek naklidir.
Yüksek tansiyon kontrol altına alınırsa ve böbrek enfeksiyonlan tedavi edilirse, böbrek yetmezliğinin ilerlemesi son evreye doğru yavaşlatılabilir.
• Yüksek tansiyon – Polikistik böbrek olgularının yaklaşık yüzde 50’sinde kan basmcı yüksektir.
Başlangıç olarak hafif derecede tuz kısıtlaması, fiziksel egzersizlerde kısıtlama ve fazla kilolaan verilmesi Önerilir. Bu önlemler başanlı olmazsa İlaç tedavisine başlanmalıdır.
• Böbrek enfeksiyonları – Polikistik böbrek hastalannın yüzde 75′inden fazlasında, hayatları boyunca en az bir defa idrar yolu enfeksiyonu gelişir. Bu, etkin biçimde tedavi edilmesi gereken ağır bir komplikasyondur. Enfeksiyon böbrek dokusunu yaygm olarak tutabileceği gibi, sadece bir ya da birkaç kesitte bölgesel olarak yerleşebilir. Böbrek dokusunun enfeksiyonlannda ateş, titreme ve yaygın böbrek ağrısı görülür; idrarla irin çıkar ve bakteriler kana ka-nşır. Kistlerin enfeksiyonunda ise ateş, titreme, böbrek bölgesinde ağn olabilir. Bakterilerin kana karışması, idrarda bakteri ve irin görülmesi, piyelonefrite oranla daha enderdir.
Radyolojik olarak, bir kistteki enfeksiyonu değerlendirmek zordur. Bilgisayarlı tomografi ile enfeksiyonlu kistin duvarlarının kahnlaştığı görülebilir ya da galyumla yapılan böbrek sintigrafi-sinde kistin çevresindeki dokuda radyoaktif tutulumun arttığı gösterilebilir.
Yaygın böbrek enfeksiyonundan kuşkulanmıyorsa, piyelonefritte kullanılan antibiyotikler (penisilinler, sefalos-porinler. aminoglikozitler) kullanılmalıdır. Enfeksiyon tek bir kist ile sınırlıysa yağda erimeyen bu antibiyotikler etkili olmaz. Belirtiler uygun tedaviye bağlanmadıkça sürer. Bu durumda kist du-vannı aşabilecek antibiyotikler yeğlen-melidir.
Antibiyotik tedavisi belirtilerin tümüyle kaybolmasından sonra iki hafta daha uygulanmalıdır. Hastada yineleyen böbrek enfeksiyonlan varsa, tedavi tam doz olarak uzun süre uygulanmalı ve yeterli uygulandığı kanısına varılırsa ilaçların dozu düzenli aralıklarla azaltılmalıdır.
GİDİŞİ
Hastalığın gidişi sırasında sıklıkla böbrek yetmezliği oluşur. Bu tablo başka nedenlerle (örneğin kronik glomerülo-nefrit) oluşan böbrek yetmezliğine göre daha yavaş gelişir. Bu nedenle polikistik böbrek sıklıkla ilk kez ileri yaşlarda ortaya çıkar ve hastalar 80-90 yaşlanna kadar hayatta kain-. Aynca, polikistik lezyonlann sınırlı olarak yayıldığı ve sağlam dokunun böbrek yetmezliğini engelleyici biçimde aşın büyüdüğü olgular da vardır. Bu hastalar tümüyle normal bir yaşam sürebilir. Bu olgulann çoğunun, ailelerinde son evreye gelmiş polikistik hastalıklan bulunan kişilerin yalanlan olduğu ortaya konabilir
TEDAVİ
Tedavide başlıca amaç, hastalığın kronik böbrek yetmezliğine doğru gidişini hızlandıran tüm olumsuz etkenleri denetim altında tutmaktır. Günlük idrar miktan 1-2 litre arasında tutulmalıdır, tdrann daha fazla olması kistlerin büyümesine yol açabilir. îdrar miktarının 2 litrenin altında oluşu ise enfeksiyonu kolaylaştırabilir.
Klinik tablonun kötüleşmesine yol açan komplikasyonlar (yüksek tansiyon, taşlar, enfeksiyon) erken dönemde doğru yöntemlerle tedavi edilmelidir.